Türk İslam Ülküsü 1 sözleri ve alıntılarını, Türk İslam Ülküsü 1 kitap alıntılarını, Türk İslam Ülküsü 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bütün mesele İslâm'ı doğru anlamada, doğru inanmada, peygamber tebliğlerini saptırmadan yaşamadadır. İslâm'ı asrın ışında değil, asrı İslâm'ın ışığında kritik edebilmektedir. Yüzyılımızın karanlık ve iç paralayıcı gidişine İslâm'ın nuru ile bakabilmektedir. Asrımızın cerehatli idrâkini İslâm'ın neşteri ile deşebilmektedir. Asrın çirkinliklerini dine bulaştırmaktan kaçınmaktır.
İtikat ve ibadete bid'at katan, İslamiyeti kendi dar idrâklerine göre tamamlamaya kalkan beyinsizler, kendilerine ne ad verirlerse versinler, asla İslâm'a hizmet etmemektedirler.
Emperyalist güçler, fırsat buldukları zaman zorla, bulamadıkları zamanlar ise hile ile İslâm ve Türk dünyasını ele geçirmiş, zenginliklerini yağmalamış, din ve milliyet duygu ve değerlerini tahrip etmiş, direnenleri lekeleme ve imha yoluna, gitmiş, kendine uygun kadrolar yetiştirmiş, bu milletlerin uyanış, diriliş hamlelerini, milli eğitim ve kalkınma plânlarını baltalamış ye bu ülkeleri, «ebedi sömürge»> statüsüne mahkûm etmek için elinden geleni esirgememiştir.
..
İslamiyet, kendi inanç ve esaslarından asla taviz vermeksizin insanın ferdi ve içtimai gerçeklerine değer verir. Ferdin ve toplumun kendi inanç ve esaslarına ters düşmeyen değerlerini geliştirir. Milli ve mahalli değerleri örf ve adetleri, kendi prensipleri içinde nizama sokar.
İslamiyet, milli varlığı ve değerleri inkar etmez, ondaki küfrü ayıklar, milleti yıkmadan-bilakis güçlendirerek- Müslümanlaştırır.
Türk - İslâm Ülküsü, Türk Milleti'ni İslâm'la, İslâm Dinini Türk Milleti ile güçlendirmek ve yüceltmek demektir.
Bize, insanlık haysiyetimizi öğreten, bize Allah'tan başkasına rüků ve secde etmememizi bildiren, bizi objektif ve sübjektif putların boyunduruğundan kurtaran şu muhteşem cümle, peygamberlere vahiy ile gelmiştir: «Allah'tan başka tanrı yoktur.>>
Peygamberler ve velîler, aklın anlayamayacağı, garip bir ruh hali içinde, İlâhî bir coşkunlukla beraber duyum ve akıl üstü bir idrâke ait sesler ve mânâlar getirirler. İlham budur. Ancak, veli-lerde ilham, bir zan ve tahmin konusu taşıdığı halde, peygamber-lerde kesin bilgi niteliğindedir. Vahiy ise, yalnız peygamberlere mahsus olup onların yüce idrâklerine bir «nur şerraresi>> halinde vasıtalı veya vasitasız olarak inen kesin ve mutlak bir ilâhi mesaj-dır, Vahiy için peygamber idrâki gereklidir. Bu idrâk kazanılmaz, doğuştan ve sadece bu vazife için seçilmiş insanlarda vardır.
Gerçekten de sezgiyi, ilhamı ve vahyi «kabul etmeyen» bir akıl, insan idrâkini eşyada tüketir, maddeye mahkûm kılar. Biz «parça akla»> değil “akl-ı küll"e muhtacız.
Objektif ve determinist bir âlemin içinde çalkalama çalkalana yoğrulmuş «bir akıl», insanın sübjektif ve hürriyetçi karakterini elbette tatmin edemez. Böyle bir akıl, insan idrâkini bağlayıcı ve hapsedici bir nitelik taşır.