Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Mitolojisinin Ana Hatları

Yaşar Çoruhlu

Türk Mitolojisinin Ana Hatları Sözleri ve Alıntıları

Türk Mitolojisinin Ana Hatları sözleri ve alıntılarını, Türk Mitolojisinin Ana Hatları kitap alıntılarını, Türk Mitolojisinin Ana Hatları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Herkesin şaman olması mümkün değildir. Şamanlar seçilmiş insanlardır. Bunlar nadiren soylarında kam-şaman bulunmayanlar arasından seçilir. Araştırmacıların belirttiğine göre 'büyük şamanlar' kendi isteğiyle değil de ruhların çağrısı sonucunda şaman olurlar. Şamanlık mesleği babasından kalanlarsa 'küçük şamanlar'dır.
Sayfa 63
Altay şamanları arasında ak ya da kara şamanların da bulunduğu anlatılmaktadır. Altaylılara göre bu şamanlar gökyüzüne çıkan, yeraltı ruhlarıyla ilişki kuran ya da her iki aleme de gidip gelen şamanlar olmak üzere üç gruptu. M. Seyidov'a göre bu durum Türk dininin gök ve yer olmak üzere iki esas prensibe sahip olmasıyla ilgilidir. Ak aynı zamanda Ülgen'in de renk simgesi olduğundan ak şamanlar kara şamanlardan daha kutsal sayılır. Bununla birlikte yer ve yeraltı ruhlarıyla daha çok ilişkiye geçen kara şamanlar diğerlerinden çok daha fazla çekinilen şamanlardır. Eliade kadın şamanların gök yolculuğuna çıkmadıkları için daima kara şaman kategorisinde olduklarını belirtir ki, herhalde bu düşünce de geç dönemlerde gelişmiştir.
Sayfa 62
Reklam
Töz kültünün atalar kültü haline gelmiş şeklinin izleri, Türkiye'de de sürmektedir. Çoğu yerde yaşlılara büyük saygı gösterilmesi, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde kar-kocaların adlarının söylenmemesi, baba otoritesi ve evin sahibinin en yaşlı erkek sayılması (krş. evin sahibi sayılan ruhlar) ve bunun daha sonra oğullara aktarılması gibi gelenekler ata kültlerinin kalıntılarındandır.
Sayfa 61
Türk mitolojisinde görülen ve erken devirlerden itibaren ortaya çıkan tözler (ruh), yani idoller esas olarak animizm ve fetişizmle ilgilidir. Bu tözlerin ortaya çıkışındaysa en önemli etken atalar kültü, yani atalara gösterilen saygıdan dolayı oluşan inançlar bütünüdür.
Sayfa 56
Erlik'in başında yer aldığı kötü ruhlar zümresi insanlara her türlü kötülüğü, hastalığı ve ölümü getirirler. Bunlar daha ziyade korkunç şekilli yaratıklar ya da cinlerden meydana gelir. Bu kötülük ilahı, yine tanrı Ülgen tarafından yaratılmış olup, cehennemin üzerindeki bir yerde, Radloff'a göre aşağı dünyanın beşinci ya da dokuzuncu katında oturur. Burada demir çatılı bir sarayı, gümüşten bir tahtı vardır. Bir görüşe göre Erlik, her birinin bir tanrısı bulunan dokuz tabakadan meydana gelen yeraltında kara bir güneş yaratmış ve bu ışıkla burayı aydınlatmıştır. Radloff'a göreyse Erlik'in oturduğu tabakadan daha aşağıda günahkârların sürüldüğü yer olan cehennem bulunmaktadır.
Sayfa 53
Yer unsuru içine giren demir eski Türklerde kutsal sayılıyordu. Bunun en büyük sebeplerinden biri de Türklerin yurtlarında demir yataklarının bulunması ve bunların Altay'ın Demircileri olarak anılan Türkler tarafından işlenmesi, özellikle silah yapımında kullanılmasıdır. Kötü ruhları kovduğuna inanılan demir, belki de yüzyıllarca, yeni ölmüş insanların bekletilen cesetleri üzerine konulmuştur. Öte yandan demiri işleyen ve ona şekil veren demirciler de önem kazanmış, birçok efsane ya da hikayede yer almıştır.
Sayfa 35
Reklam
Türeyiş konusuyla ilişkili olarak sık sık ortaya çıkan mağara kültü de bu konuyla ilgilidir ve kurttan türeme efsanelerinde de görülür. Belki yabancı kaynaklı olmakla birlikte Göktürk hükümdarlarından birinin mağarada geyik şekline girmiş tanrıçayla beraber olmasını anlatan efsanede de bu husus vurgulanır. Öte yandan bilindiği gibi kurttan türeyiş efsaneleriyle ilişkisi bulunan ve Türklerin düşmanlarından kaçarak sığındıkları dağların arasındaki bölgeden (Ergenekon) kurtuluşlarını anlatan ve Göktürk dönemine dayanan Ergenekon Destanı da temelde, dağ ve yer kültleriyle ilişkilidir. Ancak bu destanda Türk kozmolojisinde önemli bir motif olan demir unsuru da işin içine girmektedir. Nitekim bir demircinin önerisiyle Türkler dağda bulunan bir demir yatağını eriterek sığındıkları yerden çıkar ve atalarının topraklarına inerler.
Sayfa 35
A. İnan'ın ilettiğine göre, ilkçağda yağmurun meydana getirdiği sellerin etkisiyle, Karadağcı olarak anılan bir dağdaki mağaraya sürüklenen çamur, insana benzer yarıklara dökülmüş. Balçık halindeki su ve toprak bir süre bu yarıklarda kalmış. Daha sonra güneş Saratan (Yengeç) burcunda ve güçlü ısısıyla, kalıba dökülmüş su ve toprağı pişirmiş; böylece üç temel unsurun şekillendirdiği bu yığın üzerine başka bir unsur olan rüzgarın dokuz ay esmesiyle, Türkçe Ay Atam denilen ve adı Ay Baba anlamına gelen bir insan ortaya çıkmış. Mağaranın burada ana karnı işlevi gördüğü dikkat çekmektedir. Ay Atam iyi havalı, tatlı sulu, yaşamaya daha elverişli bir yere iner. Burada kutsal dağ ve mağara kültüne işaret edilerek yüksek yerden alçak bir yere, daha uzak bir ihtimalle gökten yere inildiği kastediliyor olmalıdır. Aynı işlemler daha sonra bir kez daha tekrarlanır. Ancak o sırada güneş Sünbüle yıldızında olduğundan toprağın pişmesi güneş aşağıya indiğinde gerçekleşir ve pişen bu topraktan dişi yaratılır. Ay-va ile Ay Atam'ın evlenmesi sonucunda yirmisi erkek, yirmisi dişi kırk çocuk dünyaya gelir. Bunlar birbirleriyle evlenirler ve böylece söz konusu Türk toplumu ortaya çıkar. Efsaneye göre bu çocuklar, ana babaları ölünce onları yaratıldıkları mağaraya gömerler mağaranın ağzını kapatıp önüne çiçekler koyarlar.
Geri125
383 öğeden 376 ile 383 arasındakiler gösteriliyor.