Türkçe Dilbilgisi Öğretme Kitabı kitaplarını, Türkçe Dilbilgisi Öğretme Kitabı sözleri ve alıntılarını, Türkçe Dilbilgisi Öğretme Kitabı yazarlarını, Türkçe Dilbilgisi Öğretme Kitabı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sözgelimi, tümce bütün dillerde yargı bildirmek amacıyla kurulur. Yargının oluşması için de iki temel öğe gereklidir. Yapılan bir hareketve bu hareketi yapan bir varlık; dilbilgisel adlarıyls söylersek, yüklem ve özne. Pek çok yabancı dilde, bu ikisi ile daha tümcenin başında yargı oluşturulur, daha sonra eklenen öğelerle de tamamlanır. Türkçedeise tümcenin temel öğesi (adından da anlaşılacağı gibi), yargının bütün yükünü tek başına taşıyan, yüklenen yüklemdir. Yüklem, Türkçenin eylem çekimine getirdiği kişi elinden dolayı çoğu kez yargıyı tek başına bildirmeye yeter. İngilizcede “went” hiçbir zaman yargı bildiremezken, Türkçede “Gittim” sözcüğü, gitmek eklemini ve bu eylemi yapanı bildirdiği için yargıdır ve büyük harfle başlayıp sonuna nokta konabilecek bir tümcedir.
Hem "bilmemezlik" değil, "bilmezlik" olmalı o sözcük. "Bilmemezlik" derken "-me" de, "-mez" de olumsuzluk eki. Aynı sözcükte iki olumsuzluk eki, zorunlu olmadıkça kullanılmamalı.
Bugün bile okulların çoğunda Arapça terimler yeğlenir; oysa Türkçe dilbilgisi anlatırken Arapça terimler kullanmak, yalnız anlaşılmayı güçleştirmez; aynı zamanda acıklı bir durum yaratır; çünkü bir dilin, kendisini anlatacak terimi bile yoksa o dilin incelenmesinin, öğretilmesinin gereği niye olsun?
"Mankenlerimiz yurtdışındaki defilelerde de ülkelerini başarıyla temsil etti." dediğimizde niyetimiz bu olmasa da "mankenlerimiz"i küçümsemiş oluruz. Oysa, çok basit bir önlem, "etti" yerine "ettiler" demek yeter küçümseme anlamını kaldırmak için.
Dilbilgisi açısından "çorba kazanı" neyse "adalet bakanı" da odur. "Kazan"ın "eski" olduğunu belirtmek için, nasıl "çorba eski kazanı" demiyorsak "adalet eski bakanı" da dememeliyiz.