Köy Enstitüleri’nde bilmeyi, öğrenmeyi, düşünmeyi, soru sormayı, aklını kullanmayı öğretiyorlardı. Zaten bu yüzden yaşatmadılar ya...
Yazar: Mehmet Uhri
Yayına hazırlayan: Meltem Gürle
Balkonlara, meydanlara çıkıp "Ben buradayım! " diye bağırmayı düşünecek kadar yok olmuştum. Var olduğumu ispatlamak için sanki geriye bir tek bu kalmıştı.
" İnsan, doğup büyüdüğünde zeytin tanesi gibi acı, yeşil bir meyve. Çoğunu sıkıp yağını çıkarıp posasını da sabun yapıyoruz. Yani heba olup gidiyor. Bir kısmını sofralık ayırıyor selede tuza yatırıp acı suyunu atmasını buruşup bu hale gelmesini sağlıyoruz. Veya salamura yapıp olduğundan daha şişkin gösterişli hale getiriyoruz. Insanlara da böyle yapmıyor muyuz? Okullarda okutup hayata hazırladığımızı sanıyor ya şişiriyor ya da buruşturup atıyoruz, insanları. "