Türkiye'nin Maarif Davası kitaplarını, Türkiye'nin Maarif Davası sözleri ve alıntılarını, Türkiye'nin Maarif Davası yazarlarını, Türkiye'nin Maarif Davası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk Maarif sistemine ne oldu?
Kitapta diyor ki: “.. bu yeni maarif sistemi ruhçuluk idealine memleketimizde son vererek bu vatanı yakın gelecekte kör ve sağır makinenin vatanı yapmak azmindedir.” Ve kıymetli yazarımız Nureddin Topçu bu sözleri 1970 yılında söylemiş. O yakın gelecek gelmiş, teknolojik bir çağ başlamış, eğitim sistemi de dahil buna bağlanmış bir sistem içinde bu sözleri okumak ne acı.
Peki yazarımızın kalemine göre neler oldu Türk Maarifinde:
* Millet dili, milli tarih ve milletin ruhuyla bağlarını koparmış olan ve kültürün yerine TEKNİĞİ oturtan bir maarif sistemi
* Millet ruhu ile bağları kopartılan bugünkü okul millete insan yetiştirmek için değil fabrikaya usta yetiştirmek için çalışıyor.
* Ruhsuz, idealsiz, inançsız bir öğretim gençliğe karakter yerine hüner verecek ve insana elbette aşağı canlıların hizasına indirecektir.
* Bugünkü mektep insanın ruhunu yüceltmek için değil makineye esir olarak midesinin saltanatını yaşatmak için açılmış kapıdır
* Mektep artık gençliğe karakter mayası aşılamıyor
* Düşünen ve seven insan yerine usta adam, çok kazanan adam yetiştiriyor.
Günümüze kadar gelen süreci ne de güzel özetlemiş. Geldiğimiz dönemde ruhsuz öğrenci, anne- baba, eğitimci üçgeninde oluşuyor geleceğimiz. Çözümü de sunmuş taa 1970 yılında ve demiş ki:
Bize bir İNSAN MEKTEBİ lazım:
* Bir mektep ki bizi kendi ruhumuza kavuştursun
* Her hareketimizin ahlaki değeri olduğunu tanıtsın
* Hâyâyâ hayran gönüller
* İnsanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin
* Her Ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın
* Vicdanlarımızı her an Allah(c.c)’ın huzurunda yaşamayı öğretsin.
“Millet ruhunu yapan maariftir. Maarifin düşmesi millet ruhunu yerlere serer. Maarife değer vermeyiş millet ruhunun yıkılışını hazırlar. Maarif hangi yönde yürürse millet ruhu da onun arkasından gider.”
.. mesuliyet de hürriyet gibi verilen şey değil alınan bir şeydir. Başka ellerin kendine hazırladığı kaderden insan bizzat kendi mesuldür. Kendi hareketlerimizi dünyaya gelmiyoruz, lakin kendi hareketlerimizle ölüyoruz. Dünyaya gelişimiz bizi mesul ve mahkum ediyor.”
Halk, gelişigüzel her şeyi bilebilir. Âlim ve mütefekkir ise ancak kendine lâzım olan, kendini işleyen şeyleri bilir, pek çok şeyleri bilmekle öğünen hâfıza hamalları, hayatta hiçbir baltaya sap olmayanlar, hiçbir işe yaramayanlardır.