Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I. Kılıç Arslan

Işın Demirkent

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
1101 yılı sona ererken ülkesini Haçlı saldırısından kesin olarak kurtarmış olan Türkiye Selçuklu sultanı Kılıç Arslan, şan ve şerefle süslediği tahtında gururla oturmaktaydı. Hiç şüphesiz kazandığı zaferler devletinin sınırlarını aşmış, bütün Türk dünyasının yüzünü güldürmüştü.
Çaka, imparator Aleksios Komnenos'un Normanlara karşı yaptığı savaşlardan ve daimi Peçenek tehlikesi altında bulunmasından yararlanarak İzmir'de herhangi bir güçlüğe uğramadan beyliğini kurmak ve kuvvetlendirmek imkânını buldu, İzmir'de Hristiyan gemi yapımcılarına 40 gemi inşa ettirmek suretiyle bir filo sahibi oldu. Bu filo sayesinde İzmir yakınlarındaki Urla ve Foça'yı eline geçirdikten sonra, gözünü adalara çevirdi. Önce Midilli adasının Bizans valisi Alopos'u tehdit edip kaçıran Çaka Bey, derhal adanın güneyindeki Mitylene şehrine hücum edip zaptetti. Fakat adanın kuzeyinde bulunan Methymna şehri direndi. Bu yüzden adanın tamamı ele geçirilemedi. Ancak bundan sonra Çaka, Sakız adasını zaptetti. Hatta onun bu arada Sisam ve Rodos adalarını da zaptettiğine dair kayıtlar vardır.
Reklam
"Bir Haçlı yazarı şöyle yazmaktaydı: Türklerin metanet, kahramanlık ve savaş kabiliyetlerini kim tasvir edebilir?"
Eskişehir savaşının görgü tanığı olan bir Haçlı yazarı şöyle yazmaktaydı: "Türklerin metanet, kahramanlık ve savaş kabiliyetlerini kim tasvir edebilir?" diyor ve şu sözlerle devam ediyordu eğer Türkler Hristiyan olsalardı, kudret, cesaret ve savaş kabiliyeti bakımından kimse onlarla boy ölçüşemezdi."
Sultan I. Kılıç Arslan
Her ne kadar birinci Haçlı seferi ordularının Anadolu'dan geçmesini önleyememiş ise de bu olumsuz durum, azim ve iradesini kırmamış ve 1101 yılında Anadolu'ya gelen üç Haçlı ordusunu Merzifon, Konya ve Ereğli'de ayrı ayrı hizmete uğratarak, Anadolu'nun geçilmez olduğunu ispatlamıştı. Bu bakımdan Kılıç Arslan'ın 1101 yılında kazandığı zaferler, Türk milletinin Anadolu'da kökleşip yerleşmesini sağlamak açısından çok büyük önem taşır...
Sayfa 66 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Reklam
Kılıç Arslan'ın, 1093 yılında İznik'de tahta çıktığı sırada, karşılaştığı zorluklar ve ülkesinin içinde bulunduğu durum, onun hiç durmadan mücadele etmesini ve dağılan devletini yeniden kurmasını gerektirmişti. Babası Süleymanşah'ın ölümünden altı buçuk yıl sonra ele alabildiği bu sorunların üstesinden gelmek, hiç de kolay olmamıştı. Öte yandan Bizans imparatorluğu ile mücadeleyi sürdürmüş, balı sınırlarını güvence altında tutmaya çalışmıştı. Siyasi ve askeri alanda güç ve enerji isteyen bu işlerle uğraşırken. 1097 yılında, o zamana kadar görülmemiş büyüklükte Haçlı ordularının Avrupa'dan kopup gelmesi, onu her şeyi bir kenara bırakıp Haçlılarla mücadeleye sürüklemişti. Haçlı ordularına karşı Anadolu topraklarını savunmak ve Türkiye Selçuklu devletini her bakımdan uğradığı büyük zararlara rağmen ayakta tutabilmek için, insan gücünü aşan bir gayret göstermişti. Her ne kadar Birinci Haçlı Seferi ordularının Anadolu' dan geçmesini önleyememiş ise de bu olumsuz durum, azim ve iradesini kırmamış ve 1101 yılında Anadolu'ya gelen üç Haçlı ordusunu Merzifon, Konya ve Ereğli'de ayrı ayrı hezimete uğratarak, Anadolu'nun geçilmez olduğunu ispatlamıştı. Bu bakımdan Kılıç Arslan'ın 1101 yılında kazandığı zaferler, Türk milletinin Anadolu'da kökleşip yerleşmesini sağlamak açısından çok büyük önem taşır. O, savaş alanlarında geçirdiği 14 yıllık saltanat dönemini, Anadolu'nun bir savunucusu olarak kazandığı bu başarılarla süslemiş ve Türk tarihinin büyük hükümdarları arasındaki önemli yerini almıştır.
Sayfa 66 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.