“Eğer solun tarihin akışı içinde oluşmuş ve gelecek kuşaklara devrolacağı kesin görünen bir geleneği olsaydı, işler daha kolay olabilirdi. Oysa bizde, geçmişten bir gelenek üretebilmek için, tarihle gelecek arasında ufuk açıcı, tamamlayıcı bir ilişki kurabilmek için, hatta sadece eskiden yaşanmış fragmanları sağlıklı bir kurguya yerleştirebilmek için bile, Nâzım gibi ‘cam kırıklarında uçak’ hayal etmeye, Bedri Rahmi’nin çağrısındaki gibi en azından ‘üç dil’ bilmeye, Attila Jozsef’in dediği gibi ‘yedi kişilik’ yaşamaya ihtiyaç var.
1920’nin eşiğinden başlayıp sonuçları itibariyle bugünlere uzanan geniş bir tarih diliminde, solun ayaklarını bastığı toplumsal ve ekonomik, dolayısıyla sınıfsal zemin değişiyor. İçinde yer aldığı, etkilendiği veya mücadele ettiği iç ve dış bağlam farklılaşıyor. Solu biçimlendiren bireysel ve kolektif özneler, kendi aralarında da mücadeleler vererek veya tartışarak yer değiştiriyorlar, her biri kendi izlerini bırakıyor... Elinizdeki çalışmada farklı dönemler ve tartışmalara, ipuçlarına artık sahip olduğumuz yöntem notlarıyla ulaşacağız.