Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Makaleler - İncelemeler

Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası

Ahmet Yaşar Ocak

Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası Gönderileri

Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası kitaplarını, Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası sözleri ve alıntılarını, Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası yazarlarını, Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Halk Müslümanlığının camilerdeki yüzü ile türbeler etrafında ortaya çıkan yüzü birbirinden farklıdır. Camilerde İslam'ın kitabi yönüne daha yakın olan halk Müslümanlığı, türbelerde İslam öncesi inançlara daha yakındır. Bu yüzden Anadolu uleması da, diğer Müslüman ülkelerin uleması gibi, Türkiye Selçukluları zamanından beri Anadolu'da hurafe ve bidat tabir ettikleri bu halk Müslümanlığına bir çeşit soğuk savaş açmışlardır. Fakat bu savaşın galibi her zaman diğerleri olmuştur.
13. Yüzyıl Anadolu'su
Değişik kılık ve kıyafetleriyle çarşı pazar gezip vaazlar veren, ilahiler söyleyen, kurdukları tekkelerde, zaviyelerde coşkun ayinler düzenleyen; yaratılış, Tanrı, insan ve kâinat hakkında değişik düşünceler ileri süren bu cezbeli insanlar, halkın muhakkak ki çok ilgisini çekiyordu. Selçuklu Anadolu'sunda yarı mitolojik bir popüler İslam inanç ve kültürünün oluşması, hiç şüphe yok ki bunların eseriydi. Bu yarı mitolojik popüler İslam öğretisi, Hristiyan halkın da ilgisini çekiyor ve onu tekkelere ve türbelere cezbediyordu.
Reklam
240 syf.
8/10 puan verdi
Eski tabiat ve atalar kültlerinden Şamanizm'e, Şamanizm'den Budizm ve Zerdüştiliğe, Zerdüştilik'ten Maniheizm ve Mazdekizm'e ve hatta Hristiyanlığa ve Museviliğe kadar Türkler arasında yayılan dinlerin ve mistik kültürlerin inançları, mitolojileri ve bir takım pratikleri, bir dinden ötekine geçerken, eskisi yenisi içinde sürekli değişime uğrayarak varlığını sürdürmüştür. Aynı olay İslami dönem içinde de zamanımıza kadar sürüp gelmiştir. İslam Türkler arasına girmeye başladığı zaman, çoğunlukla konar-göçer bir toplumsal hayat tarzına dayalı ve bütün bu sayılan dinlerin bakiyelerini saklayan şifahi bir kültür geleneğiyle uzlaşmak zorunda kaldı. İşte Türk halk İslamı dediğimiz halk müslümanlığı, senkretik yapı ile doğdu. Dolayısıyla bu senkretizmin temeli, daha Orta Asya'da iken atılmış oldu.
Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası
Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın MacerasıAhmet Yaşar Ocak · Timaş Yayınları · 201036 okunma
240 syf.
8/10 puan verdi
Ahmet Yaşar Ocak'ın farklı tarihlerde yayımlanan makalele ve bildirilerden oluşan Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası adlı eserde, genel olarak Türklerin İslam'a geçiş sürecinden günümüze kadar geçen sürede oluşturdukları karakteristik yapı ve din anlayışları ele alınmaktadır. Selçuklular ve Osmanlı döneminde tasavvuf, tarikat ve tekke etrafında şekillenen Halk İslam'ı incelenmektedir. Bunun yanında İslam ve Modernite konuları üzerinde durulmakta ve Türkiye özelinde İslam dünyasındaki çöküşler analiz edilerek çok ciddi çözüm önerileri sunulmaktadır. Eser, Türklerin İslam'a geçişle birlikteki din anlayışına ilgi duyan herkese hitap etmektedir.
Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası
Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın MacerasıAhmet Yaşar Ocak · Timaş Yayınları · 201036 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
İslam'ın Tarihsel Serüveni
İslam’ın Siyasal Macerası Bu çalışma hocamızın makalelerinin derlenmesinden oluşan bir çalışmadır. İçinde 11 tane makale vardır. Bu makalelerde ise İslam’ın seyri hakkında bilgiler vermektedir. İçerisinde İslam zihniyet yapıları ve düşünce sistemleriyle ilgili son derece özgün ve güzel bilgiler yer almaktadır. 13. yy dan başlayan bu serüveni kendi bakış açısıyla gözler önüne sermektedir. Türkiye Selçukluları ve Osmanlı’da İslam; modernleşme, İslam Mitolojisi gibi çok fazla gündeme getirilmeyen konular hakkında düşüncelere yer verilmiştir. Ayrıca tenasüh, Kesikbaş, zendika ve ilhad başlıkları altında çok konuşulan, kulaktan duyma bilgilerin çok olduğu ama kimsenin hakkında akademik bilgi sahibi olmadığı konularla ilgili makaleler kaleme alınmıştır. İlahiyat alanında çalışan, mezheplere ilgi duyan, tarihi serüvenini merak eden arkadaşlar için mükemmel bir çalışma. Kesinlikle okunması gerekir. Çünkü mezheplerin temelinde yatan zihniyeti öğrenmek, bugünkü ayrışmaları daha iyi okumamıza ve anlamamıza yardımcı olacaktır. Keyifli okumalar :)
Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası
Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın MacerasıAhmet Yaşar Ocak · Timaş Yayınları · 201036 okunma
"Kasapların tartışmasında koyunların taraf tutması, koyunların kaderini değiştirmez."
Sayfa 183 - Klasik YayıneviKitabı okudu
Reklam
"Zekanın en sivri noktası şüphe ve tereddüttür." alıntısı yapılmış. Ama islam âlimlerinden Şehristani de her şey şüphe ile başlar demektedir.
Sayfa 113 - Klasik YayıneviKitabı okudu
"Herkes 17 devlet kurduk diye övünür, kimse 16 tanesi neden battı diye düşünmez."
Sayfa 57 - Klasik YayıneviKitabı okudu
İslâm ve Modernite
4. Dördüncü grup ise, İslâm'ın ve Dört Halife devrinden hemen sonra bozulduğuna, bid'at ve hurafeler ile karıştığı için müslümanların geri kaldığına inanan bir kesimdir ki, aralarında bazı entellektüeller de bulunur, bunlar İslâm'ın tarihsel süreç boyunca ürettiği kültürü bu sebeple toptan mahkum ve reddederler. Bunlar hemen hemen tarihteki bütün Müslüman devletleri -bu arada Osmanlı devleti ve Türkiye Cumhuriyeti'ni- kâfir sayarlar ve müslümanların kurtuluşu için Peygamber dönemi Müslümanlığına dönmenin şart olduğunu savunurlar. Bunlar da kendilerini Selefi olarak kabul ederler, ama daha önce bahsettiğim Selefiler İslâm kültürünü bunlar gibi bütünüyle reddetmezler. İşte günümüz İslâm dünyasında Modernite problemi karşısında Müslümanların tavrını kısaca ve kabaca özetlemeye çalıştığım şu dört kategori çerçevesinde değerlendirebiliriz.
Sayfa 200 - TimaşKitabı okudu
İslâm ve Modernite
3. Üçüncü grup Müslümanlar ise, daha çok, XIX. yüzyıl sonlarıyla XX. yüzyıl başlarında İranlı Cemaleddin Afgani, Mısırlı Muhammed Abduh ve bizde Tunuslu Hayreddin Paşa, Sait Halim Paşa, Mehmet Akif veya zamanımızda Fazlur Rahman, Muhammed Arkun çizgisini izleyen, hem Batı'yı hem İslâm'ı iyi bilen, İslâm dünyasının modernleşme problemini sosyolojik, bilimsel ve düşünsel planda ele alarak, İslâm'ın özüne zarar vermeden, rasyonel bir bilimsel program çerçevesinde çözmeye çalışanlardır. Bunlara, İslâm'a sonradan giren bazı olumsuz âdet, inanç ve gelenekleri (bid'at) temizlemek gerektiğine inandıkları, başka bir deyişle, "İslâm'ı orijinal hâline" döndürmek istediklerinden dolayı Selefiler demek gelenekselleşmiştir. Bugün Islam dünyasında ve Türkiye'de İslâm modernleşmesini bu çerçevede düşünen ve bu yolda ciddi çalışmalar, fikir eserleri ortaya koyabilen Müslüman aydınlar vardır ve yetişmektedir. Ne var ki bunlar aslında tam anlamıyla modernist oldukları halde, bu kelime ile nitelendirilmeyi istemezler, çünkü az önce sözünü ettiğim ikinci grup modernistler, daha doğrusu reformistler ile karıştırılmaktan korkarlar.
Sayfa 200 - TimaşKitabı okudu
Reklam
İslâm ve Modernite
2. Modernleşmeyi salt anlamıyla her bakımdan kendini Batı'ya benzemekten ibaret gören, onun yüzeye yansıyan sembolik ve monden görünümlerini kendi ülkelerinde de uygulamaktan modernleşebileceğine samimiyetle inanan elit kesim. Bunlar genellikle, bir kısmı açıkça söylemese bile, İslâm'ın ugeri, ilkel bir din olduğuna, bu sebeple İslâm dünyasının geri kaldığına inanan, bazı Müslüman ülkelerde yönetime hâkim olan kimselerdir. İslâm'da modernleşme tartışmalarını, az önce işaret ettiğim sembolik meseleler çerçevesinde ve yüzeysel algılayanlar daha çok bunlardır.
Sayfa 199 - TimaşKitabı okudu
İslâm ve Modernite
Modernite karşında tavırlar 1. Moderniteden kaçışın kurtuluş olmadığını, aksine kendi kendine tüketmekle sonuçlanacağını hâlâ göremeyen, bu sebeple zaman zaman muhafazakârlığın sınırlarını aşan bir fanatizme kapananlar. Buna göre bunun üç sebebi olabilir: Birincisi, modernite Batı'da doğduğu için, bu tip Müslümanlar onun Batının emperyalizmiyle özdeşleştirip, çektikleri acıları da hesaba katarak olabildiğince ondan uzak durmak istiyorlar. İkincisi, memleketlerinde gördükleri modernleşme hareketlerinin ve modernist programları uygulayan kadroların Batıcı karakterini ve İslâm'ı dışlama eğilimi taşıdığını düşünüyor ve modernleşmeyi bu sebeple bir çeşit dinsizlik olarak değerlendiriyorlar. Üçüncü olarak da, belki bununla bağlantılı bir şekilde, inançlarının, dolayısıyla dini kimliklerinin zarar göreceğini hesap ediyorlar.
Sayfa 197 - TimaşKitabı okudu
İslâm ve Modernite
c. Halk İslamı mehdici(mesiyanik)dir: Bu özellik de en az deminkiler kadar önemli ve tarihte çok rol oynayan bir özelliktir. Bilhassa heterodoks kesimde sosyal baskı altında tutulan kesimler, kendilerini bu durumdan kurtarmakla görevlendirilmiş bir "ilahi kurtarıcı" beklentisi içinde olmuşlardır. Şah İsmail XVI. yüzyıl başında Anadolu'da bu hüviyetle Osmanlı merkezî iktidarına karşı propaganda başlatmış ve Aleviliği tarih sahnesine böyle çıkarmıştır. Bu mehdici (mesiyanik) inanç genel çizgileriyle evrensel bir yaygınlık göstermekle beraber, eski dünyadaki ana merkezinin Mezopotamya ve o temel üzerinde oluşan Yahudi mesiyanizmi olduğu konusunda genel bir kanaat oluşmuştur.
Sayfa 188 - TimaşKitabı okudu
İslâm ve Modernite
b. Halk İslamı senkretik (bağdaştırmacı) ve mitolojiktir. Eski tabiat ve atalar kültü Şamanizm'e, Şamanizm'den Budizm'e, Zerdüştlükten Maniheizm ve Mazdekizm'e ve hatta Hıristiyanlığa ve Museviliğe kadar Türkler arasında yayılan dinlerin ve mistik kültürlerin inançları, mitolojileri ve bir takım pratikleri, bir dinden ötekine geçerken, eskisi yenisi içerisinde sürekli değişime uğrayarak varlığını sürdürmüştür. Aynı olay, İslami dönem içinde de zamanımıza kadar sürüp gelmiştir. İslâm, Türkler arasına girmeye başladığı zaman, çoğunlukla konar-göçer bir toplumsal hayat tarzına dayalı ve bütün bu sayılan dinlerin bakiyelerini saklayan şifahi bir kültür geleneği ile uzlaşmak zorunda kaldı. İşte Türk halk İslam'ı dediğimiz halk Müslümanlığı, bu senkretik yapı ile doğdu. Dolayısıyla bu senkretizmin temeli, daha Orta Asya'da iken atılmış oldu.
Sayfa 187 - TimaşKitabı okudu
148 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.