Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İkinci Kitap

Türkiye’de Sekülerleşme

Kadriye Durmuşoğlu

Sayfa Sayısına Göre Türkiye’de Sekülerleşme Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Türkiye’de Sekülerleşme sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Türkiye’de Sekülerleşme kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kemalist blok, Cumhuriyet'e “Orta Çağ zihniyetinden ve Orta Çağ'a air yönetim anlayışından, yaşam biçiminden ve ekonomi tarzlarından kopulduğu' bir dönem olarak bakarak Cumhuriyeti bir Aydınlanma devrimi addeder. Martnin işaret ettiği üzere aydınlanma, mevcut yapılanmayı yıkmak için çok güçlü bir hamleyi” gerektirir. 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ulus devler fikri etrafında teşekkül ettirilen iki projesi vardır: Farklı etnik kökenden gelen MüsJlümanların Türkleştirilmesi ve Müslümanlardan oluşan bir ulus inşa ederken İslâm'ın ehlileştirilmesi.* İnkılâpların hedefi, Türk milletinin hayat tarzının degiştirilmesi, çağdaş medeniyete uygun bir hayat ve kültür düzeyine çıkarulmasıdır. İnkılâpların açık hedeflerinden ilki, dinin siyasi alandaki nüfuzuna son vermekür. İmparatorluğun gidişat ve yönetiminde İslâm dininin merkezi rolü, din ve devlet bücünlüğü nedeniyle İmparatorluğun düştüğü körü durumdan hem saltanat hem de halifelik sorumlu tutulur. Bundan dolayı öncelikle dinle devler arasındaki mevcut bütünlüğün ortadan kaldırılmasına gidilir. Devlet eliyle toral bir külrür değişikliği gerçekleştirilmeye, yeni bir ülke dizayn edilmeye çalışılır. Kültürel değişim, referans alınan değerler sisteminin değişmesini gerektirir. Bu nedenle İslâmi husüsiyetler ortadan kaldırılmaya, İslâm, kontrollü şekilde devlet bünyesine dâhil edilmeye başlanır.”
Kültürel değişimin kendi iç dinamikleri dışında gerçekleştirilmesi, modem, projenin halka rağmen yürütülmesini, halkı etkisi altında bulunduğu geleneksel ve dini güçlerin etkisinden kurtarmayı gerektirir. Otorite, otorite fgürlerinin güç kaybetmesiyie ilgili olduğunda, kendini zorla kabul ettirmeye girişir.52 Bu doğrultuda halifelik kaldırılır.
Reklam
Cumhuriyet devriminin eğitim konusundaki gayesi, eğitimin birleştirilmesi ve bütünleştirilmesini sağlamak, ulusal eğitimi hâkim kılmak, eğitim alanında yapılan devrimlerin uygulanmasında sorun teşkil eden kişisel alışkanlıkları ve din etkenlerini ortadan kaldırmaktır. Sözde eğitimdeki ikilik ortadan kaldırılacak ve Müslüman olsun veya olmasın ilk eğitim (ilköğretim) devlet yetkisi alanı içine alınacaktır. 3 Mart 1924'te çıkarılan üç yasa (Hilafetin Kaldırılması, Tevhid-i Tedrisar Kanunu, Şeriye ve Evkâf Bakanlığının kaldırılması) seküler sistemi ayakta tutmayı hedefler. Laiklik, devletin vatandaşlarını kendi ana dilinde eğitmesini gerektirir. Seküler eğitim, seküler düzeni koruyacak yegâne aygıttır. Hatta yıllar sonra başörtülü eğitim savunusu, İaikliği ayakta tutan eğitim sisteminin hedef alınması diye gösterilir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu'yla mevcut dini öğretim kurumları tamamen kapatılır. Türkiye'de, dini, ahlâki, ilmi ve kültürel ihtiyaçlar inkâr edildikten, halkın milli ve insani hakları baskı altına alındıktan sonra devlet kadrosunda muhafaza edilen Diyanet Teşkiları için zaruri mütehassısların yetiştirilmesi için bile bir kaynak düşünülmez ve âdeta din müessesesi, tedrici bir ölüme terkedilir.7
Dural, aile hukukunun devrimci niteliğini şöyle açıklar: Medeni Kanun, aileyi dinin otoritesinden çıkarmıştır. Aile Hukukumuzun endevrimci yanı budur. Anayasanın 174. maddesi bu hususu bir inkılâp hükmü olarak korumakradır. Birinci önemli husus, nikâhın geçerli olması için dini nikâh zorunlukuğunun ortadan kaldırılması, ikincisi ise dini nikâhlı evliliklerin serbest birleşme, çocukların evlilik dışı sayılmasıdır.”71 Bu ifadelerden de anlaşılmaktadır ki aile hukukunun amacı, aileyi toplumsal bağlarla birbirine bağlamak değil, onu toplumsal dini bağlardan koparmak için Hukuk devriminin72 en önemli yasası, 1926 tarihli Türk Medeni Kanunu, çağdaş toplum anlayışının temelini, bel kemiğini oluşturan kadının sosyal hayatını çağa uygun bir şekilde yeniden düzenler. Medeni kanunla modernliğin ilkelerine uygun yeni bir aile yapısı uygulamaya konularak dini değerlere dayali geleneksel yapilanmanın ortadan kaldırilması beklenir. ------ 71.Mustafa Dural, Türk Özel Hukuku, Aile Hukuku, c. 3 (İstanbul: Filiz Kitapevi: 2011): 67. 72.Hukukun sekülerleşmesi, bkz. Masıykuri Abdillah, “Ways of Constitution Building in Muslim Countries The Case of Indonesia”, Birgit Krawictz -Helmut Reifeid (Ed.), İslâm and The Rule of Law Between Sharıa and Secularızatıon, (Betin, Konrad-Adenauer-Sciftung e V., 2008), 52.
Toplumun sekülerleştirilmesinde daha ileri boyur, simgeler alanında uygulanır. Daha 1907 yılında geleceğe yönelik tasarılar ifade edilirken iki cinsiyet arasındaki ayrılıkları ortadan kaldıracak yeni toplumsal düzen kurulacağı, bu istikâmette Ban medeniyetine mâni olan harf sistemi atılarak Latin kökenli alfabenin seçileceğıne, kılık kıyafete
1930 belediye seçimlerinde kadınlara oy hakkı verilmesi meselesi, veren ve alan için sadece gösterişten ibarettir; karşılıklı aldanma ve aldatmadır.93 93.Ahmet Agaoglu, Serbest Fırka Hatıraları,(İstanbul: İletisim Yay.1994) 22.
Reklam
1925 sonrası monolitik siyasal sistem, liderlik içerisinde çekişen düşüncelerin özgürce ve açıkça konuşulup tartışılmasına biraz imkân verirken halkın sosyal raharsazlıklarını ifadelendirmesine hiç imkân vermez. Partinin bölgesel ve yerel temsilci. lennin despotik tutumları, bunlara ilaveten kayırmacılık, yolsuzluk, kişisel özgürluk mahrumiyeti ve
Yakup Kadri ise 14 Eylul 1928 gunu Hâkımıyeti Milliye gazetesinde maziyle son köprünün kaldırıldığını, bu alfabenin, şapkalı hafızların, şapkalı fakihlerin, divanperestlerin, gazel hanların hukumranlığını kesinlikle sona erdirdiğini ancak toplumsal manzümede değişen şeyin yalnızca kıyafete ait birkaç teferruat olduğunu ifade eder. Ona göre Arap harfleri bızi "muttasıl mâzinin bediine doğru çeken bir paslı zincirdi.” Aklımız ve mantğımızla garp medeniyetine doğru atılırken hamlelerimizi ağırlaştıran ve her iki adımda bir başımızın gayri ihtiyâri arkaya çevrilmesine sebep olan bu yazıydı. Türk milletinin asırlardan beri bu afyonla uyuşmuş ruhu, yeni bir sabah aydınlığında uyandığında alunda asırlarca mübtelası olduğu şeyin tatmin edici vasıtalarını bulamayınca mecbüri bir imsak devresine gireceğini, bununla da yeni bir doğuşa başlangıç oluşturacağını ifade eder."119Kendi kültürüyle bağlarını kaybetme pahasına Bati uygarlığından bütünüyle yararlanma yoluna gidilir. Dil ve tarih düşunurleri, böyle bir devrimin yapılamayacağını, milyonlarca eski yapıtın birdenbire değerini yitireceğini ifade ederek olanaksız bir işe girişildiğini belirterek karşı çıkmalarına rağmen!120 Arap alfabesi terk edilerek Latin alfabesi kabul edilir. Böylece Arapça tabir ve ıstilahlar, bütünüyle terk edilerek âdet ve sembolleriyle İslâm milleti olmaktan çıkılır, Hristiyan milletleri arasına dâhil olunur.121 119.Hakimiyeti Milliye 14 9 1928 Akt. Öztürk, Türk Perlemento Tarihi, 167-8. 120.Vecihe Hatıpoğlu, Ararurk ve Bilim; Y. Çotuksaken, Ataturk Antolojisi, İstanbul: İnkılap Yay 1999 121. Ülkütaşır Ataturk ve Harf Devrimi, 65
Arap alfabesinin terk edilip yerine Latin alfabesinin kabul edilmesiyle ilgili çalışmaların devam ettiği süreçte haftalık siyasi mizah dergisi Akbaba'da yayınlanan karikatür, konuyla ilgili perspektifleri yansıtır. Latin harflerinden oluşturulan kişi, Arap harflerinden oluşturulan kişiyi tekmelemekte ve alt kısımda “Haydi sen de saltanat harâbesine!” ifadeleriyle saltanatla bağlantılanarak harabelere dâhil edilir. Schick, kişinin yüzündeki gölgelemeyi, utanç ifadesinden ziyade Arap alfabesinin ırkçılığına yapılan göndermeyle değerlendirir. Başka bir karikatürde, Arap harfleriyle Larin harfleri arasındaki fark deveyle otomobil arasındaki farkla ifade edilir. Deve, Arabistan'ın çöllerinden gelen iptidâiliğin, geriliğin, batâetin remzi; otomobil ise ilerlemenin, medeniyetin, hızın. Deve, “ağır, battal ve mütevekkil yürüyüşuyle” senelerce sahrada dolandırmış ama medeniyet havzasına varamamıştır. Artık Bati medeniyet aygıtı otomobil, çölleri süratle, engelleri kolayca aşıp hedeflenen doruğa ulaştıracaktır. Devenin hac ibadetini yerine getirmek isteyenleri Kâbe'ye göturduğü gibi otomobil de ilerleme ve kalkınmayı arzulayan milleti “Medeniyet Kâbe'sine ulaştıracaktır.'127
Kemalist tarih yazımının otantik hayaliyle İslâmiyet öncesi Türk unsurlarına yapuğı gönderme batılılaşmayı meşrülaştırma çabasıdır. 1931'de kurulan Türk Tarih Tetkik Cemiyeti'nin ileri sürdüğü teze göre, Türkler, iklim koşullarıyla Orta Asyadan ayrılmış ve medeniyetlerini dünyanın her karışına taşımışlardır. Türk Dil Kurumu da aynı doğrultuda dünya üzerindeki bütün dillerin Orta Asya Türkçesi'nden doğduğunu savunur. Üstelik bu tezler, müfredatın ve ders kitaplarının demirbaşı kılınır. 131Osmanlı'nın başına gelen kültürel yenilgiden sıyrılabilmenin yegâne yolu, Batı'nın üstün kültürüne adapte olarak Türklüğün yeniden ortaya çıkarılmasında görülür." 132Bu değişim, şanlı Osmanlı geçmişinden ziyade Orta Asya kökenlerinin öne çıkarılması anlamına gelir.133" Geçmişi 'Türkleştirmeye çalışan cumhuriyetçi ideolojilerin heyecanına rağmen Türk Cumhuriyeti, saf Türk ırkı fikri üzerine kuru muş ilk Türk devleridir.134 130. Zurcher, Turkey 4 Modem History: 191. 131 Enenne Copeaux, Türk Tarih Tezinden Türk-İslâm Sentezine, 2. bsk. (İstanbul: Tarih Vakfi yurt Yay. 1998): 3953; Baskın Oran, Atatürk Milliyetçiliği: Resmi İdeoloji Dışı Bir İnceleme (Ankara: Dost Yay. 1988): 155-9). 132.Başkaya, Paradıgmanın İflâs: 99-100. 133 Şerif Mardın, “Playing Games with Names” (Edi). D. Kandiyoti ve A. Saktanber, Fragmenis öf Gilture, The Everyday of Modern Turkey, (London: L B. Tauris & Cob Publishers, 2002), 11 Nicole & Pope, Modern Türkiyenin Kısa Tanbi, 24.
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.