Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye'de Siyasi Buhranın Kaynakları

Osman Turan

Sayfa Sayısına Göre Türkiye'de Siyasi Buhranın Kaynakları Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Türkiye'de Siyasi Buhranın Kaynakları sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Türkiye'de Siyasi Buhranın Kaynakları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Başlangıç
TÜRKİYE'de tahsil müesseseleri, maarif teşkilâtı ve üniversiteler ilim, kültür, ahlâk ve mefkûresi sağlam seçkin ve aydın bir nesil yetiştirmedikçe milletimizin rehbersiz kalması, manevî ve siyasi buhranlara düşmesi mukadderdir.
Sayfa 7 - Ötüken
Başlangıç
Filhakika memlekette millî kültür, ahlâk ve mefkûre tahribatı ile husûle gelen sarsıntılar o derece şiddetlidir, ki hasta nesilleri devlet müesseselerine ve siyasî teşekküllere hâkim kılan zihniyet ve kuvvetlerin siyasî istikrarı sağlaması imkânsızdır. Filhakika: Hakikaten,Gerçekten Mefkure: Ülkü, İdeal Teşekkül: Oluşma, Belirli varlık biçimi kazanma Husule: Meydana gelme
Sayfa 7 - Ötüken
Reklam
Aslında medeniyet tarihi ve sosyolojinin gösterdiği üzere her yabancı kültür tesiri ve iktibasını cemiyet bünyesi üzerinde birtakım sarsıntılar yaratması tabiîdir. Eğer bu tesirler normal iktisadî ve kültürel münasebetlerle birlikte ve tedrici bir şekilde vukubulursa mevcud millî unsurlar üzerinde bir aşı vazifesini görür ve bu sayede bahis mevzuu cemiyet bir medeniyet sentezi istikametinde hayatiyet kazanarak yükselir.
Sayfa 7
Türkiye’de tahsil müesseseleri, maarif teşkilâtı ve üniversiteler; ilim, kültür, ahlâk ve mefkûresi sağlam, seçkin ve aydın bir nesil yetiştirmedikçe milletimizin rehbersiz kalması, mânevî ve siyasî buhranlara düşmesi mukadderdir.
Sayfa 7
TÜRKİYE'de tahsil müesseseleri, maarif teşkilâtı ve üniversiteler ilim, kültür, ahlâk ve mefkûresi sağlam seçkin ve aydın bir nesil yetiştirmedikçe milletimizin rehbersiz kalması, manevî ve siyasî buhranlara düşmesi mukadderdir.
Sayfa 7 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Başlangıç
Filhakika Türk cemiyeti ilericilik zan ve iddiaları ile ve ilmî, millî ve insanî esaslara aykırı öyle bir tersine zorlanmıştır, ki bu durumda manevî bir buhranın doğması ve siyasî nizâmın bozulması mukadderdi. Aslında medeniyet tarihi ve sosyolojinin gösterdiği üzere her yabancı kültür tesiri veya iktibasının cemiyet bünyesi üzerinde birtakım sarsıntılar yaratması tabiîdir. Eğer bu tesirler normal iktisadî ve kültürel münasebetlerle birlikte ve tedricî bir şekilde vukubulursa mevcud millî unsurlar üzerinde bir aşı vazifesini görür ve bu sayede bahis mevzuu cemiyet yeni bir medeniyet sentezi istikametinde hayatiyet kazanarak yükselir. Modern Çağlarda bu sentez ve hayatiyeti teminde, tabiî münasebetler yerine veya onun yanında, irâde ve ilmî müdahalelerde rol oynar. Her iki yolda da husûle gelen buhranlar bir tehlike arzetmez ve cemiyetin kazandığı hayatiyet hamleleri içinde kaybolur.
Sayfa 8 - Ötüken
Reklam
Başlangıç
Bu inkişaf içinde kifayetsiz ve aşağılık duygularına düşmüş küçük bir aydın zümrenin Türkiye'nin kaderi üzerinde gittikçe gelişen menfî tesirleri de başlamıştır. Filhakika memletin ana meseleleri ve dünyanın gidişi hakkında ciddî bir görüşe sahip bulunmayan bu zümre derhal temelsiz bir rejim dâvasına ve fanteziye kapılmıştı. Gerçekten ileri-geri, hemen bütün memleketler mutlakiyetle idare olunur ve yamalı bir bohça manzarazı arzeden İmparatorlukta Türkler iktisadî ve kültürel bakımlardan henüz gelişmemiş bir durumda bulunurken Sultan Azız devrinde bazı hürriyet kahramanları türemiş ve Meşrutî bir idare mücâdelesine girmişlerdi.
Sayfa 10 - Ötüken
Başlangıç
Tanzimat Türkiye'yi Büyük Avrupa devletlerinin himayesine koymuş; genç ve yumuşak tabiatlı Sultan Mecid idaresine mukabil Sultan Aziz devletin istiklâl ve vekarını kurtarmak maksadiyle idareyi eline almıştı. Şimdi ona karşı ve Meşrûtiyeti kurmak gayretleri İmparatorluğu dağıtmaktan başka bir netice vermeyecekti. Nitekim bu zayıf münevver zümrenin giriştiği Meşrûtiyet hareketi kendilerinin değil ecnebi devletlerin ve gari müslimlerin eseri idi.
Sayfa 10 - Ötüken
Yabancıların kurdukları gizli cemiyetlere dâhil olan Türk münevverleri de çeşitli unsurlardan terekküp ediyordu. Nitekim mâcerâ-perest, yabancı âleti, menşe ve gayesi karanlık şahıslar arasında idealist Türkler de devletlerinin aleyhinde çalıştıklarını anlamıyorlardı. Bunlardan kalan hiyânet vesikalarını okudukça dehşet içinde kalmamak mümkün değildir. Türkiye'de bir hürriyet ve Meşrûtiyet fikri de bu bu birkaç münevverden başka kimseyi alâkadar etmiyor ve hiç bir ihtiyaca da cevap vermiyordu.
Sayfa 11 - Ötüken
Türklere aid millî ve islâmî bütün değerler tasfiye edilse idi bu, Avrupalılaşıyor zannı ile milletin tarihe karışması demektir. Zîra ne Türk milletini millî ve islâmî vasıflardan ayırmak, ne dinsiz bırakmak ve ne de onu dağılmaksızın Hristiyan yapmak kabildi. Gerçekten böyle bir Avrupalılaşmak için başka bir şık da bahis mevzuu değildi. Bu gidiş bizi Şarkın efendiliğinden uzaklaşıp Garbın kapılarında medeniyet dilenciliğine ve bizzat Avrupa'nın istihzasına düşürüyordu. Nitekim Avrupalı ilim adamları Türk milletinin şerefli mazisini ve medeniyetini terk etmesini üzüntü ile karşıladıklarını yazarken bazı fikir ve siyâset adamları da <<Türkler Avrupalı olmak ve Avrupa' yı korumak için Almanları ve Hollandalıları geri bırakmak gayretindeler>> gibi ifâdelerle zarif istihzalarını yüzümüze çarpıyorlar; fakat biz ne uyanıyor ve ne de utanıyorduk. Çünkü artık inkılâp <<Devrim>> olmuş; <<Devrim-baz>> safsataları ilim ve akla tahakküm etmiştir.
Sayfa 14 - Ötüken
Reklam
Dil ve fikir münasebeti dolayısıyla yeni nesillerin yalnız kültür dilinden ve güzel Türkçe'den değil sağlam muhakeme imkânlarından dahi mahrum kalmasına sebep olmuştur, ki bu facia esir Türklere bile reva görülmemiştir.
Sayfa 15 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Böylece uzun bir devir <<Kültür İhtilâli>> içinde yaşayan Türkiye'de artık millî kültür, tarih şuûru, dil, edebiyat, din, ahlâk ve mefkûrenin tahrip edilmesi; fikir hayatının kısırlaştırılması mukadder idi. Gerçekten Türk milleti artık yüksek ideal ve duygularını ifâde edecek bir edebiyattan, ileri mukamenin mahsûlü olan bir kültür dilinden mahrum bulunmak üzeredir. Bütük Türk edebiyatı yerini edebsizliğe ve zengin Türkçe yerini ibtidaî bir kabîle diline bırakmıştır. Cehalet çılgınlık örneği <<serseri kelimeler>> ve <<Devrik Cümleler>> Türk dilini istilâ etmiştir, ki bu tarihte emsalsiz bir barbarlığın ve safsataların nasıl tahakküm ettiğini gösterir. Dil ve fikir münasebeti dolayısıyla yeni nesillerin yalnız kültür dilinden ve güzel Türkçe'Den değil sağlam muhakeme imkânlarından dahi mahrum kalmasına sebep olmuştur, ki facia esir Türklere bile reva görülmemiştir.
Sayfa 15 - Ötüken
Zîra yüksek millî ve insanî duyguları, yüce cevherleri kaybeden yeni nesiller artık materyalist hastalıklarla ya mefluç olmuş veya ideolojik cephelere parçalanarak enerjilerini kendi kendilerini imhaya yöneltmiştir.
Sayfa 16 - Ötüken
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.