Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cumhuriyet Dönemi Öncesinde

Türkler

Yılmaz Öztuna

Türkler Gönderileri

Türkler kitaplarını, Türkler sözleri ve alıntılarını, Türkler yazarlarını, Türkler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devleti Hassasiyet
" Divan kâtipleri tarafından Arşivlerin çalınması, saklanması ve tahrif edilmesinin cezası idam. "
Sayfa 79 - BKYKitabı okuyor
Babur
" "Bâbur" kelimesi Türkçe'de çita denen küçük parsa verilen addır. "
Sayfa 64 - Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okuyor
Reklam
Osmanlı'nın Güçlü Ordusu
" Böyle bir orduya karşı hâlâ kılıç ve okla dövüşen ordular karşı koyabilirler miydi? "
Sayfa 60 - Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okuyor
KÜR ŞAD İHTİLALİ
Çin'de esir yaşayan Türkleri kurtarmayı amaç edinen bu ihtilal komitesi başarı kazanırsa, Kür Şad hakan olmayacak ve siyasetten çekilecekti. Zira ihtilâlin tamamen millî bir gaye ile yapıldığından, hiçbir Türk'ün gönlüne şüphe düşmemesi lazımdı.
I. Haçlı Seferi’nden beri Türkiye devletini tehdit eden bu en büyük koalisyon, Fâtih’in müstesna askerlik ve siyaset dehâsı sayesinde kırıldı ve yenildi. Fâtih’in bu husustaki faaliyeti, Avrupa devletleri arasındaki siyasî dâva ve anlaşmazlıkları ne dereceye kadar bütün incelikleriyle bildiğini göstermek bakımından da mühimdir. Türkiye Hakanı’nın her tarafta düşmanlarını yenmesi üzerine Papa II. Pius, kederinden öldü.
İstanbul’un Fethi’nden tam 10 yıl sonra, 1463’te, Türkiye ile Venedik arasında savaş çıktı. Az zamanda 25’ten fazla devlet Venedik’le birleşerek Türkiye’ye savaş açtı. Bu büyük savaş tam 16 yıl sürdü ve 1479’da bitti. Müttefiksiz olan Türkiye’nin karşısında "büyük devlet"lerden tam 8’i yer aldı: Venedik, Macaristan, Almanya, Lehistan, Napoli, Kastilya, Aragon ve İran. Bu koalisyona, ikinci derecede daha birçok devlet katıldı: Papalık, Kıbrıs, Rodos, Floransa, Milano, Savua, Ferara, Modena, Siena, Luka, Pisa, Mantua, Trento, Burgonya, Ceneviz, Gürcistan ve Karaman. Türkiye’yle savaşa girişmeyen Fransa, İngiltere gibi devletlerin tutumu da, koalisyonu destekler mahiyetteydi. Türkiye, her tarafından düşmanlarla sarılmıştı.
Reklam
Anadolu’daki Türk ordusunun tamamının 150.000 kişiyi geçmediği hatırlanırsa, çeyrek asırlık bir geçmişe sahip olan yeni Türkiye devletinin tamamen bir ölüm kalım mücadelesi yaptığı anlaşılır. Anadolu kıyılarını kaybetmekle beraber Türkler, bu mücadeleden zaferle çıktılar ve Türkiye devletini daimî kıldılar. Antakya’yı kuşatmak üzere Anadolu topraklarını terk eden Haçlı kuvvetleri, artık 100.000 kişiye inmiş bulunuyordu. Sultan Kılıç-Arslan, Anadolu yaylalarında yarım milyondan fazla Haçlı’yı yok etmiş ve tarihin en kritik sayfalarından birini zaferle kapamıştı.
Osmanlı devletinde "hazine" adı verilen üç teşekkülden biri de, "Defter-hâne Hazînesi" denen bugünkü mânâsıyla büyük arşivdi. Arşive "hazine" denmesi bile, ne derecede değer verildiğini göstermeye kâfidir.
Kraliçe, Türkiye Hâkanı’na gönderdiği mektupta, "Putperestler" dediği Katolikler’e karşı Türk yardımı istiyor ve Protestanlar’da da Müslümanlık’ta olduğu gibi resimlere ibâdetin yasak olduğunu söylüyordu. Yeni İngiliz büyükelçisi Barton, pek iyi bildiği Türkçe ile III. Murad’a bir dilekçe sunuyor, burada: "Kraliçem, diyordu; Zât-ı Şâhâneleri tarafından vuku bulan küçücük bir işaretle, 7 yıldan beri İspanya Kralı’na karşı savaşmaktadır. Kraliçem, Zât-ı Şâhâneleri’nin yardım vâdine dayanarak, İspanya ile sulh hâline son vermişti." Portekiz taht müddeîsi Don Antonio’nun Türkler’e sığındığı bu günlerde, Kraliçe Elizabeth, acele donanma yardımı istiyordu. III. Murad, Kraliçe’ye gönderdiği nâme-i hümâyûn’da şöyle diyordu: "Siz dahi südde-i sa’âdetime itâ’at ve inkıyâda sâbit-kadem olup, ol câniblerde vâkıf ve muttalî’ olduğunuz ahbârı, arz ve î’lâm etmekden hâlî olmıyasız!" Bilindiği gibi İspanya, İngiltere’yi istilâ teşebbüsünde başarısızlığa uğramış ve bu olay, İspanya tarihinde olduğu kadar, İngiltere tarihinde de bir dönüm noktası olmuştur. III. Murad Türkiyesi’nin desteğinin, meselenin bu şekilde çözümlenmesindeki rolü büyüktür.
Sultan Keykubâd, çeşitli meziyetleri ve büyük bir devleti idarede gösterdiği dehâ ile Türkler’in hâfızasında kalmıştır. Osmanlı çağında Kanunî devri neyse, Selçuklu çağında da Alâeddin Keykubâd devri odur.
Reklam
Türkler’in cihangirlik vasfı, onların en eski geleneğidir. Tanrı tarafından efendi kavim olarak seçildiklerine inanırlardı. Kâşgarlı Mahmud’un, M.Ö. VII. yüzyıldaki bir Türk hükümdarı olan Alp-Er-Tunga için "Ajun Beği" yani "Dünya Hükümdarı" demesiyle, Osmanlı padişahlarına verilen "Pâdşâh-ı Cihân" yani "Cihan İmparatoru" sıfatı arasında hiçbir fark yoktur.
"Fakat Gök Tanrı, Türk’ün bu hâline acıdı. Türk milleti yok olmasın, eskisi gibi cihânın en yüce milleti olsun diye, babam İlteriş Kağan’la anam Elbilge Hâtun’u Türkler’e hâkan kıldı. Tanrı güç verdi, babamın Türk ordusu kurt, Türk düşmanları koyun oldu. Düşmanlar, kurt önünden kaçan koyunlar gibi dağılıp gitti. Hâkan babam, doğudan batıya at koşturup Türk milletini tekrar topladı, birleştirdi, Türk devletini diriltti. "Ey Türk Oğuz Beyleri! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, bil ki, Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey Türk milleti! Kendine dön!
İhtilâl başarılamadı diye Çin boyunduruğundaki Türkler sinmedi. Bütün Türk illerinde, hiçbir kuvvet tarafından karşı konulmasına imkân olmayan bir istiklâl rüzgârı esti. 639 yılının karanlık ve fırtınalı bir gecesinde 40 Türk’ün hayalden dahi geçirilemeyen baskını, Çinliler’i kalplerinin derinliklerine kadar titretti. Türkler, Kür Şad’ın kardeşleri ve yeğenleri, pek şanlı Göktürk hanedanından yeni başbuğlar buldular. İstiklâl ülküsü, yeniden taşmak, bütün Çin’i basmak, yine Asya’nın efendisi olmak derecesinde coştu.
Gerçekten o gece 40 Türk asilzadesi, Çin imparatorluk sarayını bastı. Pek kanlı bir vuruşma oldu. Yüzlerce Çinli muhafız, 40 Türk’ün keskin nişancılığı ve vuruş mahareti karşısında can verdi. Türk okları ve kılıçları, yıldırımlar gibi yağıyor ve değdiği yerden sütunlar hâlinde kan boşanıyordu.
198 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.