Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cumhuriyet Dönemi Öncesinde

Türkler

Yılmaz Öztuna

Türkler Sözleri ve Alıntıları

Türkler sözleri ve alıntılarını, Türkler kitap alıntılarını, Türkler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Üzerinde yaşadığımız topraklar, atalarımızın bizim hesabımıza yaptıkları sonsuz mücadelelerinin eseridir..
Türkiye tarihinde ilk ciddi yenileşme hamlesinin kahramanı, 2. Sultan Osman'dır. O tarihten bugüne kadar Türkiye'de daima iki fikir, muhafazakarlık ve inkılapçılık karşı karşıya gelmiştir.
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
7-8 yıl Türk donanmasında hizmet gören gemiler, topları çıkarıldıktan sonra, ya Türk armatörlere veya Avrupa'ya satılırdı.
Sayfa 129Kitabı okudu
Haliç tersanesi, 137 savaş gemisini aynı anda tezgaha koyup bir kaç ay içinde indirmeye yeterli kapasitede, dünyanın en büyük gemi inşaat kurumuydu..
Sayfa 129Kitabı okudu
Türkler, değerine inandıkları başbuğlarına körü körüne denecek şekilde itaat gösterirlerdi. "Büyük Kurultay" denen bir asiller meclisi vardı. Fakat son söz Yabgu'nundu. Yabgu'nun iradesi üzerinde münakaşa edilemezdi. Tabiatıyla böyle bir irade sisteminin üstün tarafları olduğu gibi, kötü tarafları da vardı. Başbuğlar, değersiz olunca Türk kavimleri parçalanır, tekrar oyman yaşayışlarına dönerlerdi. Bir müddet sonra değerli bir başbuğ ortaya çıkar, dağılmış Türk kavimlerini tekrar bir araya toplardı.
Sayfa 222Kitabı okudu
''Ey Türk Oğuz Beyleri! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, bil ki, Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey Türk milleti! Kendine dön! Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine lâyık ol!'' Bilge Kağan
Reklam
Donanmay-ı Hümayun denilen Osmanlı İmparatorluk donanmasının gemileri, her 7-8 yılda bir yenilenirdi. Bir tekneyi 8 yıldan fazla kullanmak kanuna aykırıydı. 17.yy ortalarına kadar her yıl 40 savaş gemisi ve ihtiyacı karşılayacak sayıda küçük gemi yapılırdı. 17.yy ortalarında bu kanun bırakıldı ve Türk donanması, eski önemini kaybetti.
Sayfa 128Kitabı okudu
Osmanlı hükümdarı, kudretini Allah'tan alıyordu. Mısır'ın Türk veya Türkleşmiş Çerkes hükümdarları ise, seçimle iş başına geliyordu. Bu seçim hayat boyunca yapılmakla beraber, Memluk Sultanı, gene de kendini seçen Memluk emirlerini kollamaya mecburdu. Osmanlı sultanı ise, tahtını kimseye borçlu değildi.
Müslümanlık, Türk milli bünyesi için uygun bir dindi. Türkler, Müslüman olmak suretiyle Türklüklerini kemale erdirmiş, adeta tamamlamışlardır.
Almanya’nın XVI. asır İstanbul Büyükelçisi: Türk cemiyetinin manzarası.. ..kudretinden emin olanlara mahsus tevazu, halk tabakalarına kadar yayılmıştır. Türkler’den alacağımız dersler, sonsuzdur 🇹🇷
Reklam
Büyük Türk Hakanı sıfatıyla Karahanlı tahtında oturan Satuk Buğra Han'ın yüzlerce hatta binlerce yıllık Gök Tanrı dinini bırakması, şahsen Müslüman olmakla kalmayıp, bu dini Türk imparatorluğunun resmi dini ilan etmesi, yüz yıllar süren bir gelişmenin, yüksek milli ve siyasi menfaatlerin eseriydi. Asla bir anlık bir olay ve tek kişinin kalbine doğmuş bir ilham değildi.
Orhun Abideleri'nden
Ey Türk Oğuz Beyleri! Üstten gök çökmedikçe alttan yer delinmedikçe, bil ki Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey Türk milleti! Kendine dön! Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine layık ol!
“İstanbul’a girdikten 80 yıl sonra Paris’e giren ve oradan Fransa’ya yayılan kahve, Fransızlar’ın gündelik hayatına Türkler’in hediye ettiği nesne oldu. Birkaç yıl sonra başka bir Türk elçisi de aynı şeyi Viyana’da yaptı. Almanlar, kahveyi, Süleyman Ağa’dan birkaç yıl sonra Viyana’ya giden Türk elçisi Mehmed Ağa’dan öğrendiler.
“Hele Baltacı ile Katerina’nın buluşmaları hakkındaki dedikodu, bir masaldan ibarettir. Katerina, ne Rus ordugâhından çıkmış, ne de Serdâr-ı Ekrem veya başka Türkle yüz yüze gelmiştir. Mücevherlerini, Başbakan Baron Şafirof’la Türkler’e yollamıştır. Esasen Baltacı’nın Katerina ile buluştuğu söylentisi yeni bir şeydir ve o zamanki hiçbir Türk ve Avrupalı kaynakta bu rivayet yoktur. Prut seferi sırasında gerek Türkler’in, gerek Ruslar’ın günlük not hâlinde tuttukları rûz-nâmeler, iki taarftan savaşa katılanların yazdıkları raporlar ve hâtıralar, elimizdedir. Bunların hiçbirinde müstakbel Çariçe ile Sadrâzam’ın buluştukları hakkında bir şey yoktur. Prut seferinden hemen sonra, Baltacı Mehmed Paşa’yı düşürmek için, çeşitli iftiralar yapıldı. Bu faaliyete katılanların başında Türkiye’de misafir bulunan İsveç kralı Türkler’in "Demirbaş Şarl" dedikleri XII. Karl ile Kırım Hanı vardı. Sonradan bazı romancılar, bir Baltacı-Katerina buluşması tasavvur ettiler ve bu hayalî buluşma, ilmî olmayan kitaplarda da yer aldı.”
“Büyük Türk Hakanı sıfatıyla Karahanlı tahtında oturan Satuk Buğra Han’ın yüzlerce, hattâ binlerce yıllık Gök Tanrı dinini bırakması, şahsen Müslüman olmakla kalmayıp, bu dini Türk imparatorluğunun resmî dini ilân etmesi, yüzyıllar süren bir gelişmenin, yüksek millî ve siyasî menfaatlerin eseriydi. Asla bir anlık bir olay ve tek kişinin kalbine doğmuş bir ilham değildi. Bu fikrimizle Saltuk Buğra Han’ın Türk tarihindeki emsalsiz değerini küçültmek istemiyoruz. Türkler, Müslüman dinini samimî olarak, kendi istekleriyle, hiçbir zorlama ve dış baskı olmaksızın kitle halinde kabul edince, tarihlerinin yeni bir devresine ayak basmış oluyorlardı. Bu yeni devre, X. asırdan önceki asgarî 1.200 yıllık devreden daha da şanlıydı. Müslümanlık, Türk millî bünyesi için uygun bir dindi. Türkler, Müslüman olmak suretiyle Türk’lüklerini kemâle erdirmiş, âdeta tamamlamışlardı.”
191 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.