Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkler Nasıl Müslüman Oldular?

Claude Cahen

En Eski Türkler Nasıl Müslüman Oldular? Sözleri ve Alıntıları

En Eski Türkler Nasıl Müslüman Oldular? sözleri ve alıntılarını, en eski Türkler Nasıl Müslüman Oldular? kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cizye (kelle parası)
Gayri Müslimler kelle vergisi ödemekteydi, bunun yanı sıra ticaretle uğraşıyorlarsa, ayrıca vergi ödemekle yükümlüydüler. Toplam vergi yükü ağırdı ve ödemeler kimi zaman zorbaca önlemlere kadar varan baskılar uygulanmasına rağmen, her zaman tam olarak ödenemiyordu. Olağan dışı koşullarda yönetim indirime izin veriyordu; diğer zamanlarda artıklar deftere yazılıyor, bir sonraki yılın zimmeti olarak hesaplanıyordu. toplam borcun sonunda ödenemez duruma gelmesine sık sık rastlanıyor, o zaman da artıkların bir uzlaşmayla temizlenmesi zorunda kalınıyordu.
Sayfa 170 - Örgün YayıneviKitabı okudu
Peygamberin biyografisi yazılmıştır, bunu da İbn İshak’a borçluyuz.(Ebu Âbdullah Muhammet İbn İshâk; ?-767)
Sayfa 18
Reklam
Abdülmelik, ancak 689’da zamanın geldiği kanısına vardı 692’de de kesin sonucu almayı başardı; hem Irak’ta Musab bin Zübeyr’i hem de Hicaz’da Abdullah’ı yok etti.
Sayfa 63
Abbasiler halife ailesinin herkesten üstün olduğu anlayışını benimsedikleri için, bu görüşe dayanarak uyrukları olan ailelerin kızlarıyla evlenmekten kaçınmışlar ve böylece yeni güçlükleri yol açmışlardır. Yalnız köle kadınları odalık olarak aldılar Harun Reşid’in (763-809) oğullarından başlayarak hemen bütün halifeler cariye çocuklarıdır.
Sayfa 97
Ebu Cafer Mansur birkaç yeri denedikten sonra, 762’de Dicle kıyısında yeni başkent Bağdat’ı kurdu; çok geçmeden burası devletin siyasal ve dinsel merkezi oldu.
Sayfa 100
Memun, kardeşi Emin’i Bağdat’ı kuşatarak ele geçirdi. Emin tutsak alındıktan sonra komutan Tahir tarafından idam ettirildi (813). Böylece Horasanlılar ikinci kez imparatorluğu ele geçirmiş oluyorlardı. Bu şekilde Araplar, devlet içindeki etkinliklerini yitiriyor, yerlerini Arap olmayanlara bırakıyor, dolayısıyla İslam imparatorluğu görünümünü değiştiriyordu.
Sayfa 141
Reklam
Çocuklar, ihtiyarlar, kadınlar ve delilerden “cizye” alınmazdı.
Sayfa 176
Altın dinar “4,25” gram ağırlığındaydı, gümüş dirhem de altın dinarın 7/10 ya da “2,97” gram ağırlığındaydı. IX. yüzyılın sonlarına doğru hukuksal kuram, altın ile gümüş arasındaki değer ilişkisini “ona bir“ olarak ön görünce, bir dirhem, 7/100 dinara eşit olmuştur.
Sayfa 177
İslam fetihleri, ne ilginçtir ki, durumu hiç değiştirmedi; İran ve Irak’ta ödemeler yine gümüşle yapıldı, Suriye, Mısır ve Mağrip’de ise yalnızca altınla. Yalnız Bağdat’ta, imparatorluğun her iki kesiminden akan paranın toplandığı bu şehirde, her iki çeşit para kullanılıyordu.
Sayfa 178
Fülus-u ahmere muhtaç
Bakır ya da bronzdan gerçek sikkeye “Fals” deniyordu, -Latince follis’ten- bunun çoğulu “fulus“ kelimesi Fransız argosuna bile geçmiştir. (Türkçede de ‘fülusu ahmere muhtaç olmak” deyimi çok büyük yoksulluğu anlatmaktadır.)
İflas etmek
Reklam
VIII. yüzyılın ortalarından başlayarak gelişen kültürün merkezi Irak şehirleriydi; hukuka ve din dogmalarına ilişkin sorunların tartışılmasındaki etkilerini daha önce vurgulamıştık. Özellikle Basra’yı anmak gerekir, çünkü bu şehirde birkaç kuşak boyunca ortaya atılan görüşlerin birçoğu, daha sonraları dünya çapında yaygınlık kazanmıştır.
Sayfa 181
İbn Mukaffa (723?-759) Arap nesrinin asıl yaratıcısı durumundadır. Diğer önemli isimler; El Cahiz (781-868) ve İbn Kuteybe’dir (828-889).
Sayfa 187
Arapça grameri uzmanı bir İranlı olan Basralı Zibavayhî’dir (?-800) ki çalışmaları bugün hâlâ Arapça sözlüğün temelini oluşturmaktadır.
Sayfa 190
Erken İslam döneminin önemli tarihi eserleri İbni İshâk’ın (? -767) Sira’sı (siret) -bunun İbn Hişam (? - 834) tarafından yapılmış yeni çalışması bugün bile Peygamberin resmi biyografisi sayılır. ve Vakidî’nin (?- 822), Magazî’si, İbn Sa’d’ın (?- 854) Tabakat’ı kitabıdır. Bütün bu ve benzeri çalışmalar Tebarî’nin (839-923) anıtsal derlemesiyle doruk noktasına ulaşır.
Sayfa 190
Burada aklımıza hemen İskenderiye kütüphanesinin Araplar tarafından yakılması olayı geliyor. Bu bir efsanedir. Haçlı Seferleri sırasında Müslümanlara karşı Hristiyan halkı kışkırtmak amacıyla uydurulmuştur.
Sayfa 193
136 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.