Gerçekten çok acayip bir kitap okuduğumu düşünüyorum. Yani yazar bir ütopya ele alıyor ve burada karşı geldikleri sistemi ele geçirmek için hiçbir çaba göremediğiniz halde bir şekilde kendini okutuyor. Hani bu durumu kendi kafamdan şöyle açıkladım. Bir film vardır, sinemaya gidenler hiçbir şekilde ne senaryosunu beğenir, ne oyunculuğu beğenir ama çok kral, sevdikleri bir oyuncu var diye de izlerler. Kitabın hikayesini ona benzettim. Bir karakteri beğeniyorsunuz ve o karakterin repliklerini okumak için bekliyorsunuz. Oldukça acayip bir histi bu.
Sizde var mı inanın bilmiyorum ama kitap okurken eserin baskısını yapan kurumun da değeri şekillenir gözümde. Özellikle Ezgi Mola’nın da rol aldığı bir filmin -adı aklıma gelmedi, büyük rezillik- baskısını yapan DEX’in bu kadar kelime hatası barındıran bir kitabı yayınlaması beni üzdü, gözümdeki o kaliteli yayıncılık anlayışını da zedeledi. Ben böyle şeyleri çok önemserim ve oldukça uzun dönem bu yayınevini kullanmayacağımı söyleyebilirim. Çünkü bu kadar kelime hatası, işlerini önemsemediklerini gösterir ki; size belli bir para karşılığında hizmet eden kurumun yaptığı işi iyi yapmaması da sizin değil; hizmet aldığınız kurumun zararına olacaktır. Şunu bilin ki bu yazının komplesi değil, sadece bu paragrafını şirkete yazıp o şirkete yol gösteren DANIŞMANLAR bu işten binleri kazanırken biz bunu -ŞİMDİLİK- karşılıksız olarak ve gönüllüce yapıyoruz. Bunlara önem verenler ayakta kalırken, önem veremeyenler sadece gününü kurtararak yaşıyor. Belirsiz bir geleceği kesinlikle tatmin edici bulmuyorum!
Şimdiden hayırlı iftarlar diliyorum. Cümleten afiyet olsun. Kendinize iyi bakın..
