yaratma onun için esrime, ıstırap, haz ve parçalanma, acıya varan bir şehvet, şehvete varan bir acı, ebedi bir spazm, karşı konulmaz doğasının sürekli tekrar eden bir yanardağ patlamasıydı.
Koleksiyoncunun birine dünyanın en güzel kadınını sun - onu fark etmeyecektir; aşığa bir kariyer sun - onu hor görecektir; cimriye paradan başka bir şey sun - başını sandığından kaldırmayaccaktır. Çünkü kullanılmayan kaslar gevşeyip sarkar, yıllarca gerilmeyen sinirler kemikleşir ve her kim hayatı boyunca tek bir duygunun virtüözü olmuşsa, tek bir duygunun atletiyse başka bütün alanlarda beceriksiz ve zayıftır. Sapkınlık haline getirilmiş olan her duygu diğerinin ırzına geçer, onların suyunu çeker ve kurutur..
Bir dostu odaya girer. Balzac ona doğru hızla koşarak :
" Düşün hele, mutsuz kadın intihar etti !" der.
Arkadaşının dehşetle geri çekilmesinden sözünü ettiği figürün, sadece onun hayal dünyasında o güne kadar yaşamış olan Eugenia Grandet olduğunu anlar.
Çünkü erken yaşlarda tecrübe edilen ile talih, aslında aynı olanın sadece iç ve dış görünüşü değil midir?
Dünya artık silahlarla fethedilmiyordu.
Balzac yazmaya başladı. Fakat diğerleri gibi para kazanmak, eğlenmek, birkaç kitap rafı doldurmak, bir bulvar konuşmacısı olmak için değil.
Bakışlarıyla dünyaya nüfuz etti...
Onun kılıçla sona
Hikayelerin renkli yumağını sürekli ileri geri yuvarlayan kedi gibi oyun ve mırıltı isteniyordu. Dışarıda fırtınalar direkleri sarsarken, şöminenin karşısında rahatça oturup kitap okumak, şöminedeki tehlikesiz ateşin alevi dilleri yalar ve çatırdarken kalbi ısıtıp sarhoş eden sanatı değil içilen bir yudum sıcak çay gibi içi ferahlatan sanat