Bilindiği uzere Hristiyanlığın tanrısı sayılan İsa ,Tanrı'nın oğlu olarak İNSAN suretinde yaratılmış ve kadim Filistin topraklarinda bu - dünyanın işlerini düzenlemek için yaşamıştır.
Bakire annelik yakıştırması hırıstiyanlıktan çok önce,tüm Hindistan,Mezopotamya ve ortadoğuda bilinen bir olguydu.
Örneğin Buda,Sokrates,Platon ve büyük İskender de halk söylencesine göre bakire anneden doğmuşlardı..
Fox, K.T. Ware'e dayanarak şunları yazmaktan kendini alamamıştı: "Zulüm Hıristiyan tarihinin kalıcı bir gerçeği olagelmiştir; 1918-1948 arasındaki otuz'yılda,'İsa'nın Çarmıha Gerilişi'nden sonraki ilk 300 yıldakinden fazla Hıristiyan'ın ölmüş olması, rastlantı değildir. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, Konstantin devrinde de (zulmün) sonu gelmedi: Hıristiyanlar hemen kendi dindaşlarını zulme uğratmaya koyuldular."
Ve Bertrand Russell'ın dikkati çektiği gibi: "İspanyollar Meksika ve Peru'daki bebekleri önce vaftiz edip, hemen ardından beyinlerini dağıtıyorlardı: Böylelikle bu bebeklerin Cennet'e gitmesini güvenceye almış oluyorlardı... Konstantin çağından 17. yüzyıl sonuna kadar Hıristiyanlar her zaman Hıristiyanları Roma imparatorlarından daha şiddetli bir zulme uğrattılar. Hıristiyanlığın doğuşundan önce, bu mezalim, Yahudiler dışındaki kadim dünya tarafından bilinmemekteydi."