Çocukluğumun hayaller kurduran, sımsıcak masallarına götürdü bu kitap beni.
Doğanın öyküsü, mücadele, azim, mucize, şehrin karmaşası, doğanın huzuru... Hayata dair bir çok şey var bu kitapta.
Doğadan şehire göçün insanda yarattığı kötü dönüşümü anlatması için sözü yazara bırakalım:
“Kimse ilkbaharın sessizliğinden yakınmıyor, kimse artık hayatı yansıtmayan gün doğumlarını ve gün batımlarını fark etmiyor bile. Kırlangıçlar yok oldu ve biz hala güç ve kudret hayallerimizin peşinde koşuyoruz. Onların cıvıldamalarını dinlemeden, kırlarda dolaşmadan, papatyaları görmeden, ıhlamurların kokusunu duymadan, arıların vızıltılarını işitmeden de yaşayabileceğimizi sanıyoruz. Yıldızlı bir göğün altına uzanmadan, kendimize sorular sormadan iyi yaşadığımızı sanıyoruz. Ben kimim? Ne yapıyorum? Neden buradayım? Bu karanlık neden bu kadar derin?”