En Eski Umut kitaplarını, en eski Umut sözleri ve alıntılarını, en eski Umut yazarlarını, en eski Umut yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlgi duyduğum İsyanya iç savaşını daha yakından öğrenme arzusu ve büyük beklenti ile aldım.Malesef çevirisinden de kaynaklı olarak hiç faydalanamdığım kitaptır.
Gönülden Geçirmek
Yaz gecesinde Madrid def gibi gerilmişti, sokaklarda
silah yüklü kamyonların gürültüsünden geçilmiyordu.
İşçi örgütleri, günlerden beri, kışlalara adam konduğunu, cephane kaçırıldığını,
faşist ayaklanmasının eli kulağında olduğunu bildirip durmuyorlarmıydı,
işte Fas elden gitmişti bile! Hükümet, gece saat bire doğru,
halka nihayet silah dağıtılmasına karar verebildi;
saat üçe doğru, sendikacı kartını her gösterene silah veriyorlardı.
Geç bile kalınmıştı aslında: Yarıgeceden saat ikiye kadar hayli iyimser
giden taşra telefonları ufak ufak ağız değiştirmeye başlamışlardı.
Kuzey Garı’ndaki telefon santralından teker teker öteki garları arıyorlar.
İşin başında, Demiryolu İşçileri Sendikası’nın sekreteri Ramos,
bir de bu gecelik yanına yardımcı verilmiş olan Manuel.
Önceleri, bağlantısı kesik Navarra sayılmazsa, cevap hep ya,
“Hükümet duruma hâkimdir,” oluyordu ya da
“Hükümetten emir bekleyen işçi örgütleri
“... kaldık mı ötekinin insafına! Bildiğim sadece Milisler
Genel Yönetimi’yle bir ilgisi olduğu. Kalkıp hadi oraya düşüyoruz
ki, bütün subaylar oturmuş yemek yiyor. Bir tamdık
buluyoruz, durumu anlatıyorum ona. “İyi,” diyor, “saat
dörde doğru gel, papazını al.” Eh, içim rahatlıyor ne de olsa
biraz, daha dünya kadar da yapılacak işim var, cephane için
kırk kişiye yüzsuyu dökeceğim. Bir koşu onları yaparak saat
dörtte dönüyorum, arkadaş orada. “Vallahi,” diyor, “sen
ilk geldiğinde papaz orada yanımdaydı, önce bir konuşayım
da demiştim, iyi etmişim. Gelmeyecek gibi, yan çiziyor,
korkuyor galiba.”
faşistlerin kuşattığı Penarroya işçileri cum
huriyetçi uçaklar için avlularına, pencerelerine en süslü kumaşlarını,
yatak örtüsü, perde, ne varsa nasıl da çıkarıp asmıştılar!
Salıverilmiş bombalar bir güneş çizgisinden parıldayarak
geçtiler, torpil bağımsızlığıyla yollarını sürdürdüler.
Dakikasında dumana boğulan alanda turuncu koca koca
alevler mayınlar gibi şaklamaya başladı. Bu kızılca kıyamette
en yüksek alevin tepesinde ak dumanlarla kara dumanlar
şöyle bir karışıp alacalandılar, aralarından ufacık
ve simsiyah bir kamyon silueti döne döne fırlayıp damar
damar bulut salarak tekrar yere düştü. Sembrano dumanlar
dağılana kadar karşısına bir göz atacak oldu, yine sıradan
çıkmış deminki Douglas’ı gördü, yanında iki de başkası.
Kendisininki dahil, savaşa hepsi hepsi üç Douglas
katıldığına göre üçünü de bir arada karşısında görebilmesi
olmayacak şeydi.