"(...)Necati Cumalı’nın İzmir’e gittiği için orada bulunmadığını iyi anımsıyorum. Çünkü onun Yaprak için İzmir’den gönderdiği bir şiir okunmuştu. Hatta şiirin ilk dizesi “aç bir karabatak dalar çıkar” okunduğunda, Orhan Veli “ne demek aç karabatak? Bir karabatak dese yetmez mi” demişti. Oktay Rifat o sırada ayaktaydı, espriyi yetiştirmişti: “Eee, sosyal olacak.” Erol Güney, “Bırakın canım, öyle yazmış öyle uygun görmüş.” demişti."
"(...)Ama emperyalizm, bu kukla devletçiklerin başındaki kral ya da emirin, görevini tamamladığı, artık değişmesi gerektiği kararını verirse, onu alaşağı edip kendi adamını getirmenin yöntemini uygulamaya koyardı. Yüzlerce yıl baskı altında tutulan halk yığınlarına önce daha güzel bir gelecek umudunu verir, böylece onların muhalif eğilimlerini denetim altına aldıktan sonra yeni yöneticiyi sahneye çıkarırdı. Cezaevlerinde sözüm ona süründürülerek, ya da yurtdışında sürgüne gönderilerek halkın gözünde kahramanlaştırılmış bu yeni kurtarıcı, hapishanedeyse omuzlara alınarak çıkar, yurtdışındaysa alkışlarla döner. Halkın yaralarını saracak, ülkeyi düzene sokacak adamı başlarına getirmenin bayramı yaşanır. İşte, general Kasım , Irak’ta yönetime böyle getirilmiştir.(...)"