Açtılar, kuşkusuz hayattaki bütün o güzel şeylere açtılar, ama her şeyden çok şefkate açtılar. Bu şefkatiyse kadından başka kimde bulabilirlerdi? Hayata hayat katan kadındır. Ademoğlu, daha bir kıvılcımdan ibaret olduğu sırada ilk ateşini aramış ve onun bağrında bulmuştu.
Yoksul olsun zengin olsun, zeki olsun ahmak olsun, herkes insan sürüsünü güden aynı yargıya bağlıydı: ilkin çalışmak, sonra yaşamak. Para, para! Sonuç: sömürme, bencillik, tamah, insanlar arasında kin, savaşlar.
Cahillik, beceriksizlik, ahlaksızlık: yeryüzünde bütün bu kusurların ne gereği vardı? İnsanlar, kendilerine mutluluk yolunu açacak şefler bulamazlar mıydı? Güçlü insan bu kadar mı azdı? Yoksa bu çeşit insanlar, dünyanın yönetimine mahsus mu karıştırılmazlardı? Eğer öyleyse dünyamız mahvolacaktı! Çıkarını dünyamızın felaketinden sağlayan aşağılık insanlar kimlerdi? Bu insanları keşfetmek, zararsız hale getirmek ya da yok etmek olanaksız mıydı?
Kadının kahkahalarıyla gözyaşları hep hayatımızın en iyi çağı olan çocukluğu hatırlatır. Öfkesi bile size duyurur ki kadın, kendisini çirkinleştiren zahmetli işler için yaratılmamıştır.