Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2

M. Ertuğrul Düzdağ

Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2 Sözleri ve Alıntıları

Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2 sözleri ve alıntılarını, Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2 kitap alıntılarını, Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dininin ilk emri "Oku" olan bir millet, nasıl câhil kalır, kalabilir?
Sayfa 51 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
Kâbe'nin Siyahları
Afganistan'ın Suudi Arabistan sefiri, şair bir dostumuz vardı. Cidde'de bulunur, fakat onbeş yirmi günde bir mutlaka Medine-i Münevvere'ye gelirdi. Kütüphaneye uğrardı, görüşürdük. Bir defasında, Farsça bir şiir yazmış, getirdi, okuduk. "Bu kasidenin şah beyiti, tac beyiti, en güzel beyiti, sizce hangisidir?" diye sordu... Gösterdim. "Aferin, dedi; ben de öyle düşünüyorum. Bu beyit beni ağlattı ve hep ağlatacak..." Beyitte, şair, Kâbe-i Muazzama'ya bir sual soruyor ve cevabını alıyordu. Meålen şöyle idi: "Ey Kåbe, niçin senin elbisen siyahdır, niye siyahlar giydin, böyle niye karalara büründün?" Kâbe cevap veriyor: "Ey şair, benim hâlimi anlayan şair, derdimi soran şair, ben karalar giymeyeyim de kimler giysin? Mekke ahalisi, sevgilim Muhammed Mustafa'nın kadr ü kıymetini bilemediler. Onu gücendirdiler. O da gidip Medine'ye yerleşti. İşte ben bunun için, sevgilimden ayrı düştüğüm için karalar giyiniyorum."
Sayfa 362 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
Reklam
"Efendim, bir memleketin münevver zümresi, aydınları, kültür yoluyla, fikren, ruhen esir düştü mü, artık orada bozulmanın, yıkılmanın önüne geçilemiyor."
Sayfa 232Kitabı okudu
İstişare, istihareden daha kuvvetlidir.
Sayfa 216 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
Akif Bey, İnancı İçin Neleri Terk Etmişti
Üstelik Akif Bey, vazifesini yaptıktan sonra, kurulan yeni rejimle fikren uyuşamayacağını anlayarak, Türkiye'den ayrılmış; Mısır'a göç etmişti. Çok sevdiği yurdunu terk ettiği gibi, orada kalsa ve yeni rejimi tasvip eder görünse, en rahat bir hayata kavuşacak iken, Kahire sıcağında, parasız pulsuz, hasta zevcesi ve başıboş kalan çocuklarının derdiyle perişan olmayı göze almıştı. Sonunda bir de siroza yakalanıp irtihâl edip gitmişti. Burada sadece şu söylenebilir ve haklı da görülebilirdi: "Lüzumsuz, faydasız, sözler ve hakaretlerle değil ama yeni rejiminin dil, din ve kültür devrimleriyle yaptığı yanlışları, Akif Bey, bir Müslüman fikir adamı olarak, nesir veya şiirle tenkit etmeliydi, neden etmedi?" ... "Ben yazmak istediğim birçok şeyleri yazamadım... Bize Neler Oldu? diye, Asım gibi bir piyes yazmak isterdim. Ama olmadı... Zihnim çok karışık. Hâlim yok. Bir yanlış yapmadan namaz kılamıyorum. Dalıp dalıp gidiyorum..." demiştir
Sayfa 153 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
Hz. Ebubekir'in Kapısı
İşte Peygamber-i Zişan efendimizin, vefatından önce... Efendimiz: "Ebubekir'in kapısından başka mescide açılan kapılar kapansın." buyurmuşlardır ki, kendisinin rahatsızlığı sırasında, kendi yerine, imamete Hazret-i Ebubekir'i geçirmesi gibi, bu hadise de, Resulullah'ın vefatından sonra ümmetinin başına Hazret-i Ebubekir'i tensip buyurduğunun en büyük delilidir.
Sayfa 342 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
Reklam
Kamus Namustur, Dil Namustur!
Evet, üç lisanın en güzel kelimelerinden örülmüş o zengin Osmanlı Türkçesinin bugün yerinde yeller esmektedir. Bence, Müslüman Türk'ün bugün, üzerinde durup düşüneceği en hassas nokta da budur. Cihan tarihinde, geçmişinden çok kısa bir zaman içinde bu kadar kopmuş bir millet var mıdır bilmiyorum? Türkiye'de, bugünkü neslin içine düşmüş olduğu fikrî perişanlık, bence, felâketlerin en cana kıyanı olacaktır.
Sayfa 325 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
Hasanül Benna'nın Vurulması
... Akşam namazını kıldıktan sonra, cemiyetten ayrıldık. Arabamız yok. Bir taksi ile evimize gideceğiz. Şâri-i Melike Nazlı, Melike Nazlı Caddesi, büyük işlek cadde... Fakat akşamla yatsı arası, en kalabalık zamanda, cadde bomboş, kimseler yok. Tamirat var diye caddenin elektriği kesilmiş. Bekleriz bekleriz taksi geçmez,... Biz böyle beklerken, bir jip geldi. Jipten birileri indi. Geldiler, Hasanül Benna'ya altı kurşun sıktılar, yine binip gittiler. Üstat düştüğü yerden bana sordu: "Arabanın numarasını alabildin mi?" "Karanlıktı alamadım" dedim. Ayağa kalktı. "Şurada bir sağlık merkezi olacaktı, oraya gidelim." dedi. Hızlı hızlı yürüdü. Adeta koşuyordu. Bir taraftan da kanı pantalonundan yere damlıyordu... Sağlık merkezine vardık. Kimse yok. Elektrik kesik, bu gece hastahane çalışmayacak diye, herkesi göndermişler. Yalnız bir bekçi var. ... Ben telâşla, çaresizlik içinde sağa sola koşuşturdum. Kimseyi bulamadım. Üstad kan kaybediyordu. Bana şunları söyledi: "Muhammed, ben yolcuyum, elhamdulillah... Bugüne kadar ne diyorduk? Şiarımız, neşîdemiz ne idi? Gayemiz Allah'tır; liderimiz Peygamber-i Zişan'dır; anayasamız Kur'an'dır; yolumuz Allah yolunda çalışmak, cihad etmektir; en büyük emelimiz Allah yolunda şehid düşmektir... "Ben emelime erdim, elhamdulillah. Ben gidiyorum Kardeşlerime selâm söyle. Ben fani bir insanım fani ömrüm bitiyor. Allah bakidir; Muhammed Mustafa'nın nübüvveti kıyamete kadar bakidir; davamız bakidir. Üzülmesinler. Üstadımızı kaybettik diye, sakın ye'se düşmesinler. Dava bakîdir..."
Sayfa 281 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
Sebeb-i feyzim olan Şıh Abdülgafur Abbasi şöyle derdi: Kendisine Medine'de, "Nasılsın?" diye sorulan bir kimse, "Eh ne yapalım, garibiz, gurbetteyiz. Gurbet hayatı işte..." derse, o kimsenin tecdid-i iman etmesi, tövbe etmesi icap eder. O kimse Resul-i Ekrem'e ve annelerimize, o kadar sahabîlere bir yakınlık duymuyor ki, kendisini gurbette sayıyor.
Sayfa 362Kitabı okudu
Kültür esareti, esaretlerin en kötüsüdür. Hasımlarımızda, eğer bizdekinden üstünü varsa, ilim, teknik, sanat alacağız... Ama bizden çoğu münevver, gidip adamların zihniyetini, küfrünü, inkârını aldılar.
Sayfa 238 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
952 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.