Uy Karadeniz Uy... kitaplarını, Uy Karadeniz Uy... sözleri ve alıntılarını, Uy Karadeniz Uy... yazarlarını, Uy Karadeniz Uy... yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Annemin, babamın önündeki perişanlığı bana çiçeğin saçılan taçyapraklarını değil, kırılan kristal bir kadehten yere dökülen acı şarabı çağrıştırmıştır hep. Babam mı acılaştırmıştı onu, hayat mı?
Bir an önce geçirmek istiyorduk altın halkaları parmağımıza. Annem arada sırada beni uyarmaya çalışıyordu. Sevgimin dar patikasının zamanla bana yetmeyeceğini, hayatın ufkuna doğru alabildiğince uzanan geniş ovaları ya da uçurumlu, sarp dağ yollarını özleyeceğimi dokunduruyordu. Ve sevdiğim çocuğun hep aynı patikada kağnı süreceğini...
Keşke gerçekten insanların dünyasından yok olsa, toprağın, bitkilerin, suların, böceklerin evrenine karışsaydı. Yaşayamayacak denli korkuyordu herkesten ve her şeyden. En çok da insanlardan!.. Bir ölebilseydi... Artık korkacak bir şey kalmazdı.
Erendiz Atasü yıllar önce duyduğum, okumayı ise sürekli ertelediğim bir yazardı.
Bambaşka bir şehirde, ikinci el kitaplar arasında buldum “Uy Karadeniz Uy”u... Hoş bir tesadüf dedim, hiç düşünmeden aldım kitabı. Elimden düşürmeden okudum desem, yeridir.
İçindeki ilk öykü, “Artakalan”, çok sert bir şekilde çarptı yüzüme. Kendimi dusundum, kendi hayatimi... Ve sonra oykuyu... Gunumuzdeki tahammulsuzlugu dusundum, bir de oykuyu... Sarsildim, inanamadim. Bir oykuden bu kadar etkilenmis olamam dedim, devam ettim.
Diger oykuler de beni sarsti. Durup dusunmemi istedi sanki yazar benden. Ne istiyorsun, yasiyor musun, neye kiziyorsun, nesin sen diye sormami sagladi.
Anladim ve degistim diyemeyecegim ama farkina vardim ve degisiyorum diyebilecegim gonul rahatligiyla... Yasamak boyle her seyi kucaklamak sanki... Ofkeyi kucaklamak, aciyi kucaklamak, sevinci...
Son olarak belki de tek diyebilecegim, okuyun, dusunun ve fark edin artik...