Çok severdi balıkçıları,
"Denizde hayatını kazanandan" derdi,
"Hiçbir zarar gelmez insana."
Babamın inanışına göre,
Deniz insanın kalbini yıkardı.
Öyle yıkardı ki sevgiden başka
Bir şey kalmazdı yüreğinde.
Babamın yüreği de pırıl pırıldı.
Olmayacak hayaller kurmazdı ama
Bazı küçük umutları vardı;
Son kademeden emekli olmaktı
Bunlardan biri meselâ.
Ve çok mutlu olacaktı
Kıçtan takma motor alabilse,
Emekli parasının bir kısmıyla.
"Ne güzel olurdu!"
Diye yazmışsınız,
"Olsaydınız bizlerle."
Sağolun dostlar, sağolun!
Madem ki bize yer varmış
O dost gönlünüzde,
Madem ki hatırlanmışız
Fethiye'nin keyfinde,
Demek ki biz de oradaydık
Ve hep sizinle.
Ne çabuk küçüldün
Ne çabuk bittin yeni ay
Daha dün gibi ondördün.
Ah! Bu ne güzellik
Deyip kıskanmıştım
Seni o gün
Darılma, yine güzelsin
Ve seninle daha da güzel
Evim, çiçeklerim ve Boğaziçi'm...
Bu Gece
Mazi gezinmekte
Kanun'un tellerinde
Dolaşırken Ahmet Yatman'ın ruhu
Bu gece bahçede...
Yıldızlar dökülmekte
Başımıza, kadehlere
Göklerde yer kalmamış
Israrlılar yere inmekte...
Yosunlu rüyalar görmüşüm,
Ormanın derinliğinde
sular serin.
Gözlerim dolandıkça baygın
yeşil kuytularda,
Ben de olmuşum bir yosun,
Başlamışım salınmaya dalgalarla
Vurana dek başım kumlarına,
Yeşil ormanın dibindeki koy'un.
Kendime gelmişim,
başım bir hoş,
"Sattık" dediler,
Anneannemin evini.
"Cız" etti
Yüreğimde bir şeyler.
Sanki çocukluğum
Uçup gitti beraber,
Sanki çalındı benden
Ortaköy'deki seneler.
Bilemiyorum, yıktılar mı
ne ettiler?
Kim bilir, ne can çekişti
bahçedeki güller.
Çocuklar şen,
Çocuklarımız fidan
Sevgilerimizle büyüyen.
Daha da büyüseler
Biz keyifle seyrederken,
Büyüseler
Bizim kadar olsalar.
Bizler
Onlar kadar olsak yeniden.
Dostluklar
Öyle devam etse, mevsimler
Döne değişe geçerken...
Heyhat! Dayanamadı o pırıl yürek,
Yorulmuştu çıkamadı o bahara.
Yüreklerimize acılar ekerek
Gitti sükun diyarına.
Hep derdi: "Fazla bir şeyim yok,
Sizlere bırakacak.
Ama hiç kimse karşısında
Gözleriniz yere bakmayacak."
Evet, fazla bir şey bırakmadı babacığım,
Aslında ne çok şey bıraktı,
Bir ev başımızı sokacak,
Bir sandal, iki kürek,
Birkaç olta, birkaç iğne,
Ve kocaman, pırıl pırıl bir yürek...
Derken eşarbını düzeltmekte, yanımdaki kadın, Oğul üzgün, gelin üzgün, üzgün genç torun. Fark etmeden anneleri gelmiş sonuna yolun, Her şeyi daim görmek garip huyu insanoğlunun Ancak yakınlara gelen ölümle farkına varıyoruz, Bizlerden birinin de yakınında olduğunu sonun.