Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Uygarlığın Huzursuzluğu

Sigmund Freud

Sayfa Sayısına Göre Uygarlığın Huzursuzluğu Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Uygarlığın Huzursuzluğu sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Uygarlığın Huzursuzluğu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
insan, geçmiş ve şimdiki durum hakkında ne kadar az şey bilirse, gelecek hakkındaki yargısı da o derecede önemsiz olur.
Uygarlık bir sapma mıdır? Eğer uygarlık kavramını doğal olanla karşıtlık içinde düşünürsek bu soruya bir şekilde evet yanıtını ver­memiz gerekir. Oysa modern metolojinin kabul etmeye pek yatkın olmadığı bir yanıttır bu
Reklam
İnsanların hayatlarını yanlış ölçülere göre biçtiğini düşünmemek elde degil - gerek istedikleri, gerekse takdir ettikleri sadece güç, başarı ve refahken hayatın gerçek nimetlerini hafife alıyorlar.
Kesinlikle psikanalizin egemen gölgesi altmda yürüyebiliyor. Bu yönelişin temellerinde Freud'un çağında çok eleştirilmiş, yandaşlar kadar karşıtlar da kazanmış olan yazılan yatmaktadır. Freud her ne ka­ dar küçük gören söylemlerde bulunmuşsa da felsefeyle hep yakın­ dan ilgilenmiş.
Başlangıcından itibaren psikanalitik kuram din, sosyoloji, uygar­ lık tarihi ve güzel sanatlar alanlarına da yayılıp yansımaya başla­mıştır. Bu yansımalar belki psikanalizin yüzyılımız eğilim ve dü­ şünceleri üzerine yaptığı en önemli etkidir.
Freud, 1907). 1912'deyse, belki en ünlü ya­pıtı olan Totem ve Tabu ile Freud, yalnızca dinin değil aynı za­manda uygarlığın da kökenlerini incelemeye başlamış ve bireysel Oidipus karmaşasıyla insanlığın tarihöncesi arasında koşutluklar ortaya çıkarmıştır.
Reklam
Asıl amacı olan psikiyyatri ve tıp alanındaki etkisinin görece zayıfladığı sırada doruğa çıkmış görünen bir etki. Bugün özellikle uygulamalı sosyoloji de­nilebilecek olan politika, ekonomi ve eğitim konularında psikana­lizin bulgulan olmaksızın hiçbir girişim değerli sayılmıyor.
Çünkü kitleler tembel ve bilinçsizdirler; içgüdüsel feragatten hoşlanmazlar ve bunun kaçınılmazlığı konusunda tartışma yoluyla ikna edilemezler. Kitleleri oluşturan bireyler, disiplinsizliğin dinginsizce uygulanması konusunda birbirlerini desteklerler. Ancak bir örnek oluşturabilen ve kitlelerin önder olarak tanıdığı bireylerin etkileri aracılığıyla çalışmaya ve uygarlığın varlığının bağlı olduğu feragatlerde bulunmaya yöneltilebilirler.
Aşkın zirvesinde benlik ile duygunun nesnesi arasındaki sınır neredeyse yok olmaktadır. Aşık insan, duyuları tam aksini söylese de "ben" ile "sen"in bir olduğunu iddia eder ve hakikat buymuşçasına hareket etmeye de razıdır.
Sayfa 7 - Kapra Yayıncılık
Binlerce yıl önce insanlar sürüler halinde zalim bir atanın sultası altmda yaşamak­taydı. Bu ata, sürünün bütün kadınlarını kendi elinde tutup, yetiş­kin oğullarını sürüdışıma atıyordu. Bu dışa atılan oğullar ayrı bir toplulukta, eşcinsel duygular ve davranışlarla yaşamak zorunday­dılar. Bir rastlantıyla, ya da amaçlı olarak oğullar bir fırsat bulup babalarını öldürdüler ve yediler. Böylece öfkeleri doymuş fakat aynı zamanda totemcilik de başlamış oldu.
Reklam
Eğer bunda başa­rısız olursa nevroz kaçınılmazdı. Bu olgu dizgisi her insanın ka­derinde vardı. Ama bu bireysel kader insanlığın tarihöncesinde gerçekleşmiş bir olayın yansımasından ibaretti.
Nevrotik fantazilerde aynı düşünce tümgüçlülüğünü görmüştür. Buradan giderek nevrotik belirtilerle ilkellerdeki toplumsal ve kültürel görüntülerin ve uygarlığın kökenlerinin ortak temellerine ilişkin bir kuram gelişmeye başlamıştır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.