“Hep beraber geleceği yaratıyorduk,” dedi kendi kendine, “ama durup nasıl bir gelecek yarattığımızı düşünmeye zahmet etmedik. Ve işte şimdi onunla karşı karşıyayız!”
Eski günlerde insanoğlu acıya karşı donanırdı. Şimdiyse zevk peşinde koşuyor. Aradaki fark işte bu. Medeniyet acıyı ve tehlikeyi öyle bir defetmiş ki - tabi hali vakti yerinde kimseler için. Ve artık sadece öyle kimselerin bir kıymeti var.
“Elimizden geleni yaptık. Fakat bu olanlar sadece bizim meselemiz mi? Ortada daha eski, daha büyük bir günah yok mu?”
“Ne demek istiyorsunuz?” diye sordu kız.
“O siyahiler birer vahşi. Baskıyla yönetiliyorlar, baskı yapmakta kullanılıyorlar. Ve iki yüz yıldır beyazların hakimiyeti altındalar. Bu bir ırk çekişmesi değil mi? Irk günah işledi. O günahın bedelini yine ırk ödeyecek.”
“Ama bu emekçiler, Londra’nın bu fakir insanları—!”
“Vekaleten kefaret. Yanlışın yanında yer almak günahı paylaşmaktır.”
"Hep beraber geleceği yaratıyorduk," dedi kendi kendine, "ama durup nasıl bir gelecek yarattığımızı düşünmeye zahmet etmedik. Ve işte şimdi onunla karşı karşıyayız!"