Nasıl olur da insanlar, yanlarında sıkılgan bir yabancıyı barındırırlarken kendi değişik yüzlerinin, değişik huylarının ve değişik seslerinin, yuvasının özlemiyle yanan bu yabancının yüreğini dağlayacağını bir türlü düşünmezler. Bu insanlar kendi evlerine, kendi yakınlarına o kadar alışmışlardır ki, onlara aykırı gelmeyen bir şeyin başkalarına keder verici bir değişiklik olacağını akıllarına bile getirmezler.