...ayaklarının dibinde heves ve heyecanla yatıyor, gözlerini yüzüne dikiyor, baştan aşağı inceliyor, hızla geçip giden, her anlamı, her hareketi ya da yüz çizgilerindeki en küçük değişikliği büyük bir dikkatle izliyordu.
Yaşamın doğruluğunu belirleyen ve bunun da üstünde yaşamın daha da yükselemeyeceği bir kendinden geçiş vardı. Bu kendinden geçiş kişinin en canlı olduğu anda gelir ama beraberinde canlı olduğu unutkanlığını da getirir.
İnleyip hıçkırırken vahşi atalarının geçmişteki çilelerini, yaşam acısını, onlar için korku ve gizem anlamına gelen soğuğun ve karanlığın korkusunu ve gizemini dile getiriyordu.
Acımasızca vurduğu o başı, konuşurken korkusuzca okşadı ve elinin her dokunuşunda sinirle tüylerinin dikelmesine rağmen Buck, karşı koymadan bu davranışı kabul etti.