İhtiyarın gelinini sevdiği ortadaydı. Çünkü onu görünce gülüyor, o gittiği zaman da anlaşılmaz üzüntü sesleri çıkarıyordu. Kapı onun ardından kapandığı zaman, Sir Pitt mızıldanıp hıçkırmaya başlıyordu.
İşte yetmiş yılı aşkın uygulanan kurnazlık ve dalaveradan, içip içip sövmekten, onun külahını buna, bununkini ona giydirme çabalarından geriye kalan tek şey buydu: Agucuk bebekler gibi yatırılıp kaldırılan, yıkanıp giydirilen, aklı işlemez, dili söylemez bir kocamış bunak..
Ah! Gurur taslayanlar!
Bu dünyada hangimiz mutlu olduk ki?
Hangimiz muradımıza erdik?
Murada erenler de bununla yetindiler mi sanki?
Haydi çocuklar, kuklaları toplayıp kutuyu kapayalım. Oyunumuz burada sona eriyor...