Paliard diyor lâ: "Güzelliğin âşıkları var, zenginliğin âşıkları, ilmin âşıkları var, bir de aşların âşıkları var. Ve hepsinde görülen, varlığına tahakküm eden hayalden başka her şeye karşı bir ilgisizlik, bir anlayışsızlık, bir asabiyet."
Görmeye doyulmayan o sevgilinin sesi, bazen ağaçların seher rüzgarlarıyla aldığı nefeslerde, bazen bir İshak kuşunun hıçkırıklarında duyulur. Bir akşam havasının sessizliğinde dinlenir.
Bendini yıkan bir selin bağları, ovaları ve ormanları doldurması gibi, bizdeki duygularla düşünceler ve kararlar aşkın baskını ile dolar, örtülür ve gözden kaybolurlar.
Aşk bir şuur hâlidir. Ancak bütün şuur halleri kendilerine özel bir düzen içinde tek tek yaşandıkları halde aşk, kalabalık şuur hallerinin toplu halde şuura yaptıkları baskındır.
Aşk eşyanın dilidir; zaman ile mekânın birleşen vücududur. Mâzi ile hâlin yer değiştirmesi, mâzinin hâl, hâlin mâzi tarafına geçerek kucaklaşmalarıdır. Zamanın ebedîlikle elele vermesidir. Büyük, pek büyük bir vâdin eşiğinde bekleyiştir.