...Bugün bile şikayetim isyan dolu
Yumruğum iniltimden müthiş
Eyüp Peygamber
Tevrat...
...Küçücük bir çocukken dizinin dibinde bana düşlemenin kutsallığını öğreten
ANNEME...
...dünya ona karmakarışık bir yer gibi görünürdü. Bu öyle bir karışıklıktı ki içinde bir noktanın gerçeği anlaması, bölmesi ve sonra da her şeyi bir bütün halinde toplaması gerektiğini bill- yordu. Ama ancak nefretin gerilimi altındayken kendisi bu karışıklığı çözebiliyordu. Dar ve sıkışık bir çevrede ölesiye koşullanmıştı. Yalnızca sert sözler ve tekmeler de onu dimdik ayağa kaldırıp harekete geçiriyordu. Ama bu geçiş, dünyanın kendisine çok ağır gelmesi yüzün den her seferinde boş bir çaba olarak kalıyordu...
...öbür canlılara ve üstünde yaşadığı dünyaya göre ne olduğunu bulabilse, ölüme de aldırmayacaktı. Kendisinin kaçırdığı, ama herkesin verdiği bir savaş mı vardı?...
...Insanlar insan, hayat da hayattır ve biz bunları olduğu gibi görmek zorundayız. Bunlari değiştirmek istediğimiz zamansa, var oldukları biçim ve sahip oldukları bünyeyle ilgilenerek işe başlamalıyız...
SON
...Hepsinin de içinde hayatı belirli bir açıdan görmek için dayanılmaz bir istek olduğunu farketti. Onlar için yaşamak belirli bir dünya kavramı kalıbına uymalıydı, her şeyin üstünde tuttukları bir yaşama düzenleri ve anlayışları vardı, üstelik de bu kalıbın dışına çıkan şeylere gözlerini kapamışlardı. Başkalarının yaptığı işler kendi isteklerine uygun düşmezse bunları görmek bile istemezlerdi. Oysa insanın yapması gereken şey yürekli olmak ve başkalarının düşünemediğini başarmaktı...
...Duymak istemediği şeyleri duymasına sebep oluyordu en ufak davranışı. Beyaz olsaydı, onlar gibi olsaydı her şey bambaşka olurdu. Ama karaderiliydi. Bu yüzden de kollarıyla bacakları ağrıdığı halde kıpırdamadan durdu...