Vatan sevgisi denildiğinde benim aklıma ilk Atatürk geliyor.
Ve vatanımızın başkenti (o zamanlar) Ankara’dan selamlar.
Bu derece güçlü vatan sevgisi vurgusu, bu derece güçlü
bir aşk... Hepimizin bildiği Vatan Yahut Silistre kitabımız.
(Silistre şu anda Bulgaristan’da bulunan bir şehir.)
Ama şu bilinçte okuduğumda beni çok farklı noktalara çekti.
Bu kadar değerli bir eserden sonra Namık Kemal neden sürgün yedi, neden hapishane yolu göründü öncelikle bunu anlamış değilim. (Geri dönüp araştırmadım, üşendim, tembel ben) (sonradan dank! etti ÖZGÜRLÜKÇÜLÜK!)
Onun dışında bayıldım, bayıldım enfes bir edebi tat.. ;)
İslam Bey’in vatan sevgisini gösteren derin vurgularına mı değineyim yoksa Zekiye’nin özümsemiş olduğum hiçbir şeyi gözü görmeyen deli sevdasına mı değineyim bilemedim.
Ama bildiğim bir şey varsa da o “Türk edebiyatının bizler için çok değerli bir hazine olduğu.”
Bir ulusun yozlaşması için dil kullanılan en etkili araç. Lütfen dilimize sahip çıkalım. Üzgünüm ama Türk dilinin asimile edilmesinde en büyük eksikliklerden biri de Türk Dil Kurumu bana göre. Yazın diline kazandırılmaya çalışılan yeni kelimeler konusunda geç kalınıyor, önerilen kelimeler ise espri konusu oluyor, herkes bilir malumdur. Düşünün ki bir milletin dilini koruması gereken kurum bozulmasında öncü!..
Neyseee... Bu büyük aşkı okurken aklımdan geçen nedense hemen Shakespeare’in Romeo veJuliet’ini okumak oldu.
Garip ama gerçek. Bu da ben!
Evime dönüşte bekleee beni kitap! :)