Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ve Tanrı Ağlıyordu

Ziya Meral

En Eski ve Tanrı Ağlıyordu Sözleri ve Alıntıları

En Eski ve Tanrı Ağlıyordu sözleri ve alıntılarını, en eski ve Tanrı Ağlıyordu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
'' Ellerimi sıktım, kocaman bir yumruktu. Yüzleşme vakti gelmişti artık O’nunla. Tanrı’ya yüzümü döndüm tüm nefretimle, tüm yenilmişliğimle, ‘Kazandın!’ diyebilmek için. Tanrı’nın yüzünü aradım. Gözlerim, O’nun sonsuz gözlerini buldu ve Tanrı ağlıyordu. Ellerinde gözyaşlarım vardı.’'
Sayfa 16 - goa yayınlar
Kimse ama kimse içimizdeki boşluğu dolduramazdı. Beraber sevgi ile yaşayabilirdik ama o anlarda bile, artık tek beden olmuş yaşamlarımızın kendi çemberleri dışında bulmaları gereken ortak bir ihtiyacı vardı. Aynı yatakta yatıp, birbirimize fiziki olarak sarılıp ama nasıl binlerce kilometre uzakta olduğumuzu kendimizden bile gizliyorduk. Yalnızlık sanki bir alın yazısıydı ve biz ne kadar kalabalığa, karışsak, silinmek yerine daha da belirginleşiyordu.
Reklam
Ölümün hayatlarımızdaki varlığı aslında yaşamlarımızın sahip olduğu gündelik değerlerinin bizlere en büyük hatırlatıcısıydı. Bu fiziki yaşam geçiciydi ve sonu kaçınılmazdı. Ölümün bir son olmanın ötesinde ait olduğumuz gerçekliğe bir geçiş olması onu bir kabustan çok minnettarlığa çeviriyordu. Hem tüm güzelliği ve acısıyla şimdiki yaşamlarımız için minnettarlık, hem de acının bittiği ve sürgünden döndüğümüz asıl evimize kavuşmamızın minnettarlığı ölümün bize armağanıydı. Tanrı’ya ölüm için kızmak, O’na doğum için ve insan olmak için kızmaktı
Bilen kafalarımız, yaratan ellerimiz var. Ama kalplerimizi kaybettik- çok uzun zaman önce!
Eğer bir gün dünyada iyi ve kötü arasında bir çizgi çekilecek olsaydı, o çizgi ülkeler, ırklar, hükumetler arasından değil, her birimizin kalbinin tam ortasından geçerdi.
Ne de olsa "insanın sahip olduğu ilk duyusu unutmak"tı.
Reklam
Bizim için reenkarnasyon hoş bir fikir olan yeniden doğmaktan ibaretken, aslında Hint düşüncesinde kaçınılması gereken bir ceza süreci idi.
Geçmiş acılarımız o kadar hüzünlüydü ki, mutluluk şu an önümüze çıksa onu tanıyamaz hale geliyorduk.
"Modernitenin özü ruhsal olanın ölümüdür. Bir modernist ruhların kirliliğindense hava kirliliğiyle ilgilenen kişidir. Bir modernist kirli kelimeleri içine çekebilmek için havayı temizlemek isteyen kişidir."
Sınırları, amacı ve temeli olmayan bir marjinalite özgürlük değil, tam tersine yıkıma ve anlamsızlığa bir kölelikti.
Reklam
Ateist düşünüre sormuşlar: "Öldüğünüzde Tanrı ile karşılaşırsanız, ona ne cevap verirdiniz?" O da her zamanki kıvraklığı ile, "Bana yeterli delil sunmadın derim."