İhrirasla tasavvur edilip başarılan bir eserde daima bir hususiyet bulunur. Sanat eserleri tabiatın, fikrin birer tercümesi sayılır; bundan aslın güzelliğini gösterecek renkleri bulmak dehanın harcıdır, ancak ihtiras bazen dehanın yerini tutar.
Asıl ruhlu bu bütün insanlar gibi o ziyneti, ihtişamı hislerinin kuvvetinde, saadeti de yalnızlıkla çalışmada arardı. Birbirlerini o kadar severlerdi ki hayatın dış taraflarının onlar için bir kıymeti olmasına imkân yoktu.
Üçü de, aşıklar gibi, saatlerce hiçbir şey söylemeden oturmasını bilirler, böylece ruhlarının belagatini sözlerin ifade edebileceğinden daha iyi duyarlardi.