'' İnsanın huzuru ve memnuniyeti dışarıda değil, içindedir. Sıradan bir insan iyiyi ya da kötüyü dışarıdan, yani bir atlı arabadan ya da bir çalışma odasından bekler. Düşünen bir insan ise kendinde bulur. '' syf 37
Adaletsizlik, delilik ve sistem üzerine yazılmış harika bir hikaye. Hikaye hayatı, hayatın tek düzeliğini, varlığı, deliliği, sıradanlığı, cehaleti, toplumu sorgulatıyor.
Hayatın acımasızlığı ile hiç karşılaşmamış insanların, bu acıları sırtlayan ve mücadele
eden insanlar ile empati kuramadığını ve onların yaşayışını anlayamadığını; tabii anladıklarında ise bazı şeyler için çok geç olduğunu anlatan bu hikaye beni etkiledi.
Tam olarak yaşadığımız bu dünyanın da bir "Altıncı Koğuşu” olup, çevremizde, çok
yakınımızda kendini Altıncı Koğuşa kapatılmış hisseden İvan Dimitriç'ler vardır... Bizler de bir Andrey Yelimıç olmamak için bu hikayeden bir ders çıkarmamız gerekmektedir diye düşünüyorum. Zaten kitap okunması kolay ve anlaşılır bir dilde yazılmış. Bir çırpıda okuyup bitireceksiniz fakat uzunca düşündürecektir. Kitap okumak için sınırlı vakti olanlar dahi herkes için bu kitabı bir oturuşta okumalarını öneririm. Keyifli okumalar dilerim...