Bayadır listemde olan görüp almak istediğim bir kitaptı, özellikle kapağına bayılıyodum. Hatta kış, kar temalı güzel bir aşk okurum diye aldım ama. Sarmadı arkadaşlar, ortasında sıkıldım hatta yanına çarpraz okuma eklemek durumunda kaldım. Yarım da bırakmak istemedim. Ama akmadı.
Yani 29 yaşında büyükbabası, büyükannesiyle büyüyen, babasını bilmeyip annesinden de annelik görmeyen, hayalindeki işe de olmaz diyip öylesine başvuran ama sonrasında da kabul görüp Londra gibi bir şehre yerleşen Jess.
Diğer yandan da avukatlık okurken, babasının hastalığından etkilenip onu kaybettikten sonra da hemşire olmaya karar veren, bu kararıyla nişanlısıyla ayrılan ve Londra'ya gelen Alex.
İkisi de Londra gibi bir yerde arkadaşlarının teklifiyle çok uyguna kocaman bir evde oda kiralayarak aynı yerde kalırlar. Evdeki şart bir ilişki yaşanmamasıdır. İşte birbirlerinden hoşlanan ama bir türlü açılamayan, saçmalıkların karıştığı, detayların çok fazla olduğu bir kitaptı ya.
Yani ben aşk kitapları okurken, onu hissetmeyi çok seviyorum ya da üzüntüyü, mutluluğu o anlatımla beraber yaşamayı. Ama bu kitap bana hiçbir şey hissettirmedi. Daha güzel kitaplar eminim bulabilirsiniz, tavsiye edemiyorum.
