Bu yazardan iyice soğudum. Bu kitap da tabutuna son çiviyi çaktı resmen. Kitap da bir tuhaf., nasıl diyeyim, cansız, mekanik, sıcaklıktan ve derinlikten yoksun. Bir de mendili ayraç kullanmak meselesi var ki pööööffffff.
Aynı çatı altında yıllar sonra ilk kez bir araya gelen üç kadının keşfedeceği çok önemli sırlar ve gerçekler vardır: Bir anne ile kızı arasındaki sevgi asla tükenmez, aşkın doğası yağmur gibidir ve kadınlar sevdikleri için en büyük zorluklara bile göğüs gerebilir.
Jojo Moyes ile tanıştığım ilk kitaplar Senden Önce Ben ve Senden Sonra Ben'di.Bu iki kitabını severek okumuştum ve dili gayet hoşuma gitmişti.Ama velakin bu kitabı okurken çok daraldım.Akıcı bir kurgu ve olaylar zinciri çok azdı.Başta konusu çok çekici geldi Japonya'da yaşayan bir kadın ve sonradan tanıştığı genç bir deniz subayı.İkisinin hikayesini okurken aniden kendimi ikilinin kızının yaşamının ve onun da kızı ile yaşadığı sorunun ortasında buldum!Halbuki ben ikilinin Japonya'dan nasıl ayrıldığı kısmında kalmıştım.Bu ani kopukluk ikilinin kızı Kate'nin kocasından ayrılması ,yeni ilişkisi ve kızından uzaklaşması ile toparlanmaya çalışılsa da kitaba olan ilgimi yitirdim maalesef.Tam Kate'nin hayatına odaklandım ki bu sefer de onun kızının hikayesi ile karşı karşıya kaldım!
Üç neslin hikayesi olabilir ama bu kadar kopukluk bıktırıcı bir hale geliyor .O kadar koptum ki kitaptan bu kez karakterlerin ismi bile aklımda kalmadı ne olduğunu anlayacağım uğraşından dolayı.
Anladığım kısımlara gelirsek de sağlıklı bir aile bağı için düzgün bir iletişimin şart olduğunu net bir şekilde hissettim.
Zaten kitapta sürekli bir şikayet etme ve derdini anlatamama durumu var.
Bu kitap her zamanki Jojo Moyes kitapları gibi değildi maalesef.Okuduğum için pişmanım .
Kitap dolu günler.
Hikaye 1950li yıllarda başlıyor. Genç bir kız olan Joy bir subay olan Edward’a ilk görüşte aşık olur ve 24 saat içinde evlenirler. Bir anda dünyanın en mutlu kişisi olan Joy zamanla evliliğin gerçekleri ile de yüzleşmek zorunda kalır. Edward’an Kate isminde bir kızı olur. Kate 16 yaşına gelince ailesi ile yaşamaya daha fazla dayanamaz ve evden kaçar. Kendi hayatını kurar ve Sabine adında bir kızı olur. Sabine yıllar sonra büyükannesi Joy’u merak eder ve onu görmek için onun yanına gider. Kızının isteği üzerine Kate de ona katılır ve üçlü ilk kez bir araya gelir. Nesil olarak birbirinden farklı olan bu üç kişinin bir araya gelmesi ile geçmiş defterler de ortaya çıkmaya başlar.
Hikaye 1950li yıllarda başlıyor. Genç bir kız olan Joy bir subay olan Edward’a ilk görüşte aşık olur ve 24 saat içinde evlenirler. Bir anda dünyanın en mutlu kişisi olan Joy zamanla evliliğin gerçekleri ile de yüzleşmek zorunda kalır. Edward’an Kate isminde bir kızı olur. Kate 16 yaşına gelince ailesi ile yaşamaya daha fazla dayanamaz ve evden kaçar. Kendi hayatını kurar ve Sabine adında bir kızı olur. Sabine yıllar sonra büyükannesi Joy’u merak eder ve onu görmek için onun yanına gider. Kızının isteği üzerine Kate de ona katılır ve üçlü ilk kez bir araya gelir. Nesil olarak birbirinden farklı olan bu üç kişinin bir araya gelmesi ile geçmiş defterler de ortaya çıkmaya başlar.
Jojo Moyes' in daha önce bir kaç kitabını okuyup çok beğenmiştim ama bu kitabı bana göre konunun biraz zayıf olması nedeniyle biraz beklentimin altında kaldı.
Birbirlerine soğuk mesafeli büyükanne anne ve torun hikayesi..
Büyükanne Joy bir kere gördüğü denizci Edward'i sever ve evlenir dünyayı gezerler.
Sonra kızları Kate doğar o da 18 yaşında hamile kalıp evden kaçar.
Katenin kızı olur adı Sabine. Kate kızı Sabineyi büyükannesi Joy'un yanına yollar daha sonra büyükbabanın hastalığı yüzünden kendide gider ve üçü aynı çatı altında buluşur..
Beklentimin altında kalsa da yine okuturdu kendini..
