Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yanılmanın Gerçekliği - Cilt 1

Kaan Arslanoğlu

Yanılmanın Gerçekliği - Cilt 1 Sözleri ve Alıntıları

Yanılmanın Gerçekliği - Cilt 1 sözleri ve alıntılarını, Yanılmanın Gerçekliği - Cilt 1 kitap alıntılarını, Yanılmanın Gerçekliği - Cilt 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Marksçı kurama göre, İnsanı ürettiğine, topluma ve özüne yabancılaştıran, yeteneklerini geliştirerek kendini gerçekleştirmesini, tam anlamıyla birey olmasını engelleyen kapitalist sistem, nevrozlara (görece hafif ruhsal bozukluklara) ve psikozlara (akıl hastalıklarına) ortam yaratır. Üretim araçları toplumun mülkiyetine geçirilip sınıfsız topluma doğru adımlar atıldıkça İnsanın yabancılaşması ortadan kalkacak, birey birey olduğunun ayrımına varacak, pek çok toplumsal, ruhsal sorun varlık nedenini yitirecek ... Bireysel sorunların çözümü, başka birçok sorunun çözümü gibi toplumsal kurtuluşa bağlıdır ve bir bakıma sosyalizmin kendiliğinden varacağı aşamadır ...
Aziz Nesin'in Türkler için söylediği "çoğunluğu aptaldır" sözü aslında tüm toplumlar için geçerlidir
Reklam
Bugün bile Hıristiyan, Müslüman ya da Musevi olsun birçok bilim adamı, dinlerinin temelini ve pratiğini inkar eden bilimsel eylemleri doğrultusunda inanışlarıyla barışık ilerlemektedir. Düşünsel, davranışsal zaaf taşımayan tek bir insan yoktur yeryüzünde. Bilim adamının laboratuvarında materyalist, evinde idealist oluşu sık karşılaşılan bir gerçekliktir. Hatta bilginlerin çoğunun alanlarıyla ilgili konularda bile zaman zaman bilimsel yöntemden tümüyle uzaklaştıkları bilinir. Az sonra söz edeceğim gibi bugünün bilim ve teknolojisi de bağnaz Hıristiyan alemi içinde ve ona rağmen gelişmiştir..
"Her şeyden önce Kuran'da çizilen Tanrı imgesi, 'Göklerde ve Yer'de ne varsa hepsinin sahibi, dilediğine azap edip dilediğini bağışlayan, her şeye kadir' (Maide-40), süreğen, mutlak ve tek hükümrandır. Dua, şükür, kader, tevekkülle ilgili ayetlerde de perçinlendiği gibi Allah, her an her şeye müdahale eder, yönetir, her düzeydeki gelişmelerin düzenleyicisidir, rızkı ve onun parçası olarak bilgiyi verir, insana bir yaratı alanı bırakmaz, bilinmeyeni bilmeye yönelik merak ve araştırmayı olumlamaz, aksine kendi alanına müdahale olarak görür ve ona rağmen bir şey yapılamaz. Nitekim, 'Ya Rabb, ... senin bize öğrettiklerinden başka bilgimiz yoktur. Şüphesiz alim ve hakim olan ancak sensin.' (Bakara-32), 'İnkar edenlerin amelleri engin çöllerdeki serap gibidir. .. Veya derin bir denizdeki karanlıklar gibidir ... Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru olmaz' (Nur-39), şeklindeki yaklaşım pek çok yerde yinelenir. İnsansal yaratıcılığa prim vermez Kuran. Lut Peygambere, Nuh'a, Davut ve Süleyman'a ilim ve hükmü hep 'verdik' der. Öyle ki zırh yapma gibi sıradan bir tekniği bile 'öğrettik' diyerek mantığını ortaya koyar ve üstüne üstlük 'Artık şükretmez misiniz?' (Enbiya-80) şeklinde karşılık beklentisinde bulunur. "
Bilimsel gelişmeler insanların birbirlerini daha kolay öldürmelerine yarıyor. Savaş, iç savaş, cinayet ve işkence günlük yaşamdan eksik değil. İnsan içgüdüsel bir biçimde ürüyor. Yarınını, gelecek kuşakları değil o gün yediğini, ettiğini düşünüyor. Mutluluğu, olanakları varsa çılgınca tüketmekte buluyor. Doğayı yok ettiğine aldırmıyor. Aynı semtin bir sokağında mide bulandırıcı asalak zenginlik, öbür sokağında iğrenç bir yoksulluk bir arada bulunabiliyor. "Aklın doruklarından baktığımızda, hayat uğursuz bir hastalığa; dünya ise tımarhaneye benziyor.