Yaşamın Kıyısında kitaplarını, Yaşamın Kıyısında sözleri ve alıntılarını, Yaşamın Kıyısında yazarlarını, Yaşamın Kıyısında yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Pasifik Okyanusu'nda 10.914 metre derinliğinde olan Mariana Çukuru, okyanus tabanın en derin kısmıdır; öyle derindir ki Everest Dağı'nı içine atsak, suyun yüzeyine ancak 2.000 metre sonra erişilir.
Yeterli düzeyde aklimatizasyonu( adaptasyon yani dağcıların vücutları oksijen yetersizliğine alıştırarak tırmanış yapma )gerçekleştirmiş bir dağcının akciğerlerindeki kısmi oksijen basıncı Everest'in zirvesindeyken (8.848metre) 36 tor civarindadir; bu,insan yaşamı için tam sınırda bir değerdir.Yeryuzundeki en yüksek zirvenin,aynı zamanda insanın dışarıdan takviye olmaksızın
Yaşayabileceği en yüksek nokta olması olağanüstü bir tesadüftür.Gercekten de Everst bizlerin çıkabileceği en azami yüksekliğe o kadar yakın koruma atmosfer basıncında örneğin, mevsim gibi bazı etkenler sonucunda oluşan ufak varyasyonlar,oksijensiz çıkışın başarı veya başarısızlığıni belirleyebimektir.
Oksijen 1775 yılında keşfedilmiş ve faydaları hemen anlaşılmıştır.Fransiz Paul Bert'in dağ hastalığının başlıca sebebinin oksijen azlığından(hipoksi) kaynaklandığını bulması için aradan yaklaşık yüz yıl geçmesi gerekmiş; Bert'in bu buluşunun geniş kabul görmesi ise daha da uzun bir zaman diliminde mümkün olmuştur.
8848 metre yüksekliğindeki Everest Dağı, yeryüzündeki en yüksek dağıdır.Şayet sizi,deniz seviyesinden Everest'in zirvesine bir çırpıda çıkarmak mümkün olsaydı,oksijesizlikten dolayı saniyeler içinde bilincimiz kaybedip,komaya girersiniz.hal böyleyken, Avusturyalı dağcilar peter Haberler ile Reinhold Messner oksijen takviyesi olmaksızın, Everest'in zirvesine kadar çıkmışlardı;bundan on yıl sonra yirmibeş zirveye tırmanmayı başarmıştı.bu imkansız gibi görünen başarı nasıl açıklanabilir?
Berber gorucez;))
Coşku ender bir duyguyken, asıl hakim olan duygu hayal kırıklığıdır.Fakat bulmacanın parçalarını bir araya getirip, entelektüel anlamda çetin bir soruyu çözmek yada yeni bir olguyu gün yüzüne çıkarmak insana büyük haz verebilmektedir.Bence keşfetmek kadar insanı heycandan havalara uçuran başka bir deneyim daha yoktur.iste bilim insanını sonuçlara ulaşmak için gerekli uzun mesai boyunca canlı tutan da bu duygusal hazdir