Yaşayıp Görmek kitaplarını, Yaşayıp Görmek sözleri ve alıntılarını, Yaşayıp Görmek yazarlarını, Yaşayıp Görmek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"O", kimdir? Yalnız Edgü mü? Yalnız Genco mu? O, hepimiziz. O bu yurtta, bu toplumda, bu ortamda yaşamış bir insandır. Herkesten biridir. Acı çeken duyan anlayan, çözüm bekleyen, gerçekleri gören gösteren bir duyarlı kişi.
«Baudelaire elinde tuttuğu canlı meşale ile bana tutacağım, tutmam gereken yolu gösterdi. Baudelaire bana suyun dibine inmeyi öğretti, içim'le dış'ım arasındaki farkı 'Kötülük Çiçekleri'ni okuduktan sonra anladım. Baudelaire bana kendimi buldurttu ve ben hayatımı Baudelaire'i okuduktan evvel, okuduktan sonra diye iki fasıla ayırmaktayım.»
Bilbaşar bir öğretmendi; yaşamı boyunca da ögretmenlikle atbaşı yürüttü sanatını. Toplumuna, yazar ve öğretmen olarak katkıda bulundu. Hiçbir zaman geçici çıkarlar ardına düşmedi, sırası geldiğinde toplum savaşımında önde yer aldı, siyasal alanda etkisini duyurdu.
Rüştü Onur'un bir şiirini daha sunayım size. İstiyorum ki sizler de -belki bugüne kadar adını bile duymadığınız, bir dizesini bile okumadığınız- yirmi ikisinde ölmüş bir şairimizi sevin, tanıyın, yaşamanıza katın bu güzel... anlamlı dizeleri...
Sen aziz şehrim
uykusuz yaşadığımı bilmelisin.
Bütün işçilerin
saçak altında uyuduğu bir saatte
ben mızıka çalarak geçiyorum sokaktan.
Sen aziz şehrim
ellerim gözlerim kadar benimsin.
Ve aziz şehrim
şu anda seni terketmem için
her şey tamam.
Gemi hazır, yelken fora
fakat neden
ölülerim bırakmıyor yakamdan?
Ünlü besteci Eric Satie'nin bir sözü var, hiç unutmuyorum: "Ellisine gel o zaman görürsün derlerdi, ellisini de aştım daha bir şey göremedim." Görülenler, hep eski bilinenlerin, unutulanların, unutulduğu sanılanların yeni biçimler altında ortaya bir kez daha çıkmasıdır.
''1940'da bir <yaşama sevinci> modası çıkmıştı.Şairler, öykücüler İkinci Dünya Savaşının yarattığı bir bezginlik, bir umutsuzluk içinde yaşamaya bağlanmak istiyorlardı. Savaş kapımızdaydı, her an, yaşı yirmilerde olanlar cephelere sürülebilirdi. Yazında <yaşama sevinci> temalarının işlenmesi boşuna değildi... Bu güzel dünya ortasında ölüler gibi susulamazdı elbet. Rüştü Onur da bu akımın en güzel örneklerini verenlerden biriydi.''