Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yatak Odasında Felsefe

Marquis de Sade

Yatak Odasında Felsefe Gönderileri

Yatak Odasında Felsefe kitaplarını, Yatak Odasında Felsefe sözleri ve alıntılarını, Yatak Odasında Felsefe yazarlarını, Yatak Odasında Felsefe yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
224 syf.
4/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Ben hayatımda bu kitap kadar iğrençliğin olduğu ve dibine kadar günahın yazıldığı baska bir kitap okumadım. Marquis de Sade ismine özel söylenilen "Sadizm" tabirini o kadar çok hak ediyor ki bu kitabı okuyunca anladım. Adam ahlaksızlığı resmen ahlak edinmiş. Kesinlikle tavsiye etmiyorum.
Yatak Odasında Felsefe
Yatak Odasında FelsefeMarquis de Sade · Ayrıntı Yayınları · 20182,112 okunma
Yasanın kılıcını yöneten hergeleler kendi tutkularını tatmin etmek için bundan sık sık yararlandılar.
Reklam
O halde, bu hayal gücünü serbest bırakarak, dinin, edebin, insanlığın, erdemin, yani sözüm ona tüm ödevlerimizin dayatmak istediği son sınırları aşma özgürlüğünü ona verdiğimizde sapmaların görkemli olacağı doğru değil midir?
Cinayeti suç haline getirmeye çalışan şey, bizim kibrimizdir. Kendimizi evrenin ilk yaratıkları sayarak, bu yüce yaratığın başına gelecek her (örselenmenin kaçınılmaz olarak büyük bir suç olacağını aptalca hayal ettik; eğer bizim olağanüstü türümüz bu yerküre üzerinde yok olursa doğanın ortadan kalkacağına inandık, oysaki bu türün tümüyle imhası, bize bıraktığı yaratıcı yetiyi doğaya geri vererek çoğalma yoluyla ondan çaldığımız enerjiyi ona geri vermek olurdu; peki ya bu ne tutarsızlıktır, Eugenie! İhtiraslı bir hükümran, büyük projelerine zarar veren düşmanları hiç acımasızca, utanıp sıkılmadan
Ah! Güzelim, kuralsız bir hayal gücünün ilahi atılımlarını tanımaya kendimi pek hazır hissediyorum!
İnsanın tek bir âşığı bile olsa özgürlüğünü kaybeder, oysaki kadın dilediğinde her gün tekrarlanan onlarca hovardalık sahnesi biter bitmez, âşıklar gecenin sessizliğinde yok olurlar.
Reklam
Ne olursa olsun, sevgilim, sen özgürlüğünü bu ricaya uyarak mı kazandın?
Kızlık zarı gibi saçma bağlarla kendilerini doğal eğilimlerine teslim etmekten kaçınan, hamilelikten ya da eşine hakaret etmekten, daha da beteri, onun şanına leke düşürmekten çekinen kadınlar pek saftır! Sen gördün Eugenie, evet, böyle kadınların ne kadar enayi olduğunu hissettin, hem mutluluklarını hem de yaşamın tüm zevklerini en gülünç önyargılarla nasıl alçakça kurban ettiklerini gördün. Ah! Düzüşsünler, zarar görmeksizin düzüşsünler! Biraz sahte şeref, ciddiyetten uzak dini umutlar onun gösterdiği fedakârlıkların verdiği zararı telafi edecek midir? Hayır, hayır, erdem, ahlâksızlık, tabutun içinde hepsi birbirine karışır. Birkaç yılın sonunda, kamu birilerini daha fazla yüceltirken ötekileri mahkûm mu eder? Yoo! Hayır, bir kez daha, hayır, hayır! O zavallı, zevk almadan yaşamış olarak son nefesini verir, ne yazık ki, telafisi imkânsızdır artık.
Acı pişmanlıklar, korkunç vicdan azapları bizi paramparça eder ve yaş ilerledikçe gelen bunalımlarla birleşerek, tabut uğursuzca yaklaştıkça gözyaşları ve ıstırap çevreler bizi...
Kalbimin sesini ve senin arzularını frenlemek beni pek kışkırtmıyor.
Reklam
Mucize! Diye ağlaşırlar ve bu arada, bunca büyük mucizenin gerçekleşmiş olduğu bu şehirde, bir Tanrı’nın kanına bulanmış bu şehirde kimse bu Tanrı’ya inanmak istemez; tek bir kişi bile inancını değiştirmez. Dahası var; Olay aktarılmayı o kadar az hak eder ki hiçbir tarihçi bundan söz etmez. Bu düzenbazın müritleri çevirdikleri dolaptan yararlanmayı ummaktadırlar ama o an için değil.
DOLMANCE: Tanrı’ya inanmak için insanın aklını yitirmesi gerekir. Kimilerinin korkularının, kimilerinin zayıflığının meyvesi olan bu iğrenç hortlak, Eugenie, yeryüzünün sisteminde bir işe yaramaz: bu sisteme zarar verir, çünkü onun adil olması gereken istençleri doğa yasalarındaki temel adaletsizliklerle asla bir arada olamaz; onun sürekli olarak
Erdem bir kuruntudan ibarettir, erdeme ibadet etmek sürekli fedakârlık demektir, mizacımızın esinlerine karşı sayısız isyanı gerektirir. Bu tür hareketler doğal olabilir mi? Doğa kendi ihlalini öğütler mi hiç? Eugenie, erdemli denen kadınlara aldanma. Onlar bizimle aynı duygulara hizmet etmezler, başka duyguları vardır onların ve çoğu zaman da daha aşağılıktır bunlar... Đhtiras, kibir, şahsı çıkarlar, çoğu zaman da onlara bir şey öğütlemeyen bir mizacın soğukluğudur yalnızca. Böyle varlıklara bir borcumuz var mı ki, soruyorum? Yalnızca kendilerini sevmekten öteye geçmişler midir? Tutkular yerine bencillik adına fedakârlıkta bulunmak daha mı iyidir. Daha mı bilgece bir tavırdır, daha mı uygundur? Bana kalırsa, al birini vur ötekine; ve tutkuların sesini dinleyen kuşkusuz daha haklıdır; çünkü bu ses doğanın tek organıdır, oysaki diğeri yalnızca aptallığın ve önyargının sesidir. Şu gördüğün organdan fışkıran tek bir damla bel. Eugenie, küçümsediğim erdemlerin en yüce edimlerinden bile bence çok daha değerlidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.