Postmodernizmin gerçeğe ve bilgiye karşı bakışı onun estetik anlayışını da belirler. Bu paradigmaya bağlı sanat anlayışının tipik özellikleri:keyfi,eklektik,melez,merkezsiz,akışkan;bütünsellikten uzak,devamlılık arz etmeyen olmasıdır.
Karmaşık hayatı daha iyi anlayabilmek için mutlaka edebiyat dışı kaynaklardan da beslenmek gerekir. Örneğin Marx ve Freud gibi. Bir yazarın Freud’la,Jung’la,Lacan’la ilişkisi onların insanı kavramamıza kattıkları yeni bakışaçılarıyla ilgilidir.
Söylenmeyenlerin her zaman söylenenleri aştığını biliyoruz. Özellikle sanatsal metinlerin okunmasında önemli olan; kelimelerin görünür alemdeki bildiğimiz şeylerle birebir örtüşmesi değil, satır aralarında söylenmeden geçilen ama metni oluşturan temel neden olan anlam öğelerinin kavranmasıdır.
Sayfa 33 - Hece Yayınları Birinci BasımKitabı okudu
Yazan varlık ötekini bulmak ve ona kavuşmak isteyen bir varlıktır; yazısında iki kez ötekine yönelir: İlkinde yazısının konusu, ikincisinde ise amaç olarak. Ötekine ulaşma sevgisi, yazma ediminin temelini oluşturur. Bu ise ona bir şey söyleme ve bir dilekte bulunmak fırsatı verir.(Vefa Taşdelen
Adem eşyanın isimlerini onların Allah'la olan ilişkileri bakımından öğrenmiştir. Ondan ayrı olarak değil. Nihai olarak insan Allah'ın ayetlerini tanıyıp tasdik ettiği zaman hatırladığı işte bu isimlerdir; gerçekte o her bir şeyle onun yaratıcısı arasındaki, veya sufilerin diliyle suretle mi mana, zahir ve batın ya da şehadetle gaybi gerçeklik arasındaki ilişkiyi tasdik etmektedir. Aynı zamanda da o bir şekilde kendisinin her şeyle özdeş olduğunu onaylanmaktadır; çünkü kendi dışındaki şeye ilişkin bilgisi onun kendi içinde bulunan şeyden gelir. William Chittick
Çemberin tamamlanması olarak görebileceğimiz döngüde okur her zaman eseri meydana getiren kelimelerden yola çıkar, daha doğrusu onlara bağlıdır ama yazarın hissettiği, ima ettiği, yani kelimelerin asal anlamlarını aşan şeyi de ancak kelimeler aracılığı ile kavrar.