Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Hakiki dehayı bulmak için sahte dehaları, kafalarımıza zorla dikilen putları yıkalım..."
KİMLERİN DOSTLUĞUNDAN ŞÜPHE EDERİZ.?
Daha bir günlük, almış eline kalemi neler yazıyor yahu :))) Sana vatan hâini diyenlerin topu, kendi kimliklerini haykırdılar her zaman.! ************************************************************* Klod Farer hakkında dün yazmış olduğum yazıyı iyi Türkçe bilen bir ecnebi ahbap okumuş, dedi ki: - Türkler ancak antiemperyalist olanların
Sayfa 196Kitabı okudu
Reklam
Realizm
Büyük Fransız romancısı Balzak, siyasi kanaatleri bakımından, monarşistti. Fransa'nın saadetini krallığın, ana hattında, derebey münasebetlerinin ''avdetinden'' bekliyordu. Fakat Monarşist Balzak'ın romanlarını Marx ve Engels gibi ilmi sosyalizm kurucuları okuyorlar ve takdir ediyorlardı. - Bu nasıl olur.? - Balzak realisttir. Romancı Balzak'ın realizmi öyle müthiş bir kuvvetti ki zaman zaman ona monarşist Balzak'ın hiç de işine gelmeyecek hakikatleri bile yazdırmıştı. Realist romancı Balzak monarşist mürteci Balzak'ı arka plana atıyordu. Realist romancı Balzak yalnız bütün bir Fransız cemiyetini olduğu gibi aksettirmekle kalmamış, kendisinden bir hayli zaman sonra Fransız cemiyetinde belirecek olan tiplerinde ana çizgilerini çizdirtebilmişti ona.. Zola'nın küçük burjuva realizmiyle politikada ölmüş münasebetlerin ihyasını bekleyen Balzak'ın realizmi arasında büyük bir fark vardır. Balzak'ın realizmi, Zola'nınkine göre daha aktiftit. Zola ''realizmine'' kendi sosyal ve sınıfi zaafının damgasını daha kuvvetle basmıştır. O, Balzak'a nazaran bütün ebadıyla teşekkür etmiş bir cemiyette yaşadığı halde bunun yalnız bir tarafını görebilmiş, gösterebilmiştir. Bugün realizm en ileri edebiyatın bayrağıdır. (..) * [Orhan Selim / Akşam, 1.9.1936]
Sayfa 190Kitabı okudu
MUSİKİ RUHUN GIDASIDIR
''Musiki ruhun gıdasıdır.!'' Ne mühim lâf.! Şu iktisadi buhran devrinde, midemizin gıdasını adamakıllı temin edemiyoruz. Hiç olmazsa ruhumuzu doyuralım.. Musiki ile taayyüş (yaşama, geçinme) edelim, dostlar.! Belediye, fukara-yı ümmet için, bedava konserler verdirsin.. Her köşe başına bir radyo koysun.. Alaturka, alafranga sazendeleri, hanendeleri seferber etsin.. Ruhlarımıza ziyafetler çekilsin, ruhumuzun karnı doysun efendiler.! Canımız mayonezli balık isterse: Münir Nurettin Beyi dinleyelim. Filhakika, Münir Bey'in sesi ve musikisi, mayonezli levrek değildir ama, hiç olmazsa mayonezli çirozdur ya.! Yok, balık sevmiyorsak; tavuk kızartmasına ne buyrulur.? Fikriye Hanım'ı dinleyelim. Ruhumuz biraz tavuk kızartması yesin. Ama tavuk biraz kartça imiş.Ne çıkar.? Şöyle bol patlıcanlı, taze yeşil fasulyeli, hatta içinde bezelye bile bulunan türlü güveçte yemez misiniz.? Muhlis Sabahattin'in plakları ne güne duruyor.? Çal onları, ye doya doya türlü güveçteden.! Şekeri az, portokalı ekşice bir komposto istiyorsa canın, ses kraliçesi Hudadat Şakir Hanımı dinlemeye git. Ruh midesinin komposto ihtiyacı bir iki sene için tatmin edilir.. Velhasıl-ı kelam, piyasadaki milli musikişinaslarımız, milli sazende ve hanendelerimiz sayesinde ruhumuzun gıdasını pekâlâ temin edebiliriz, üstadım.! Eh.! Artık ruhumuz doyunca, gel keyfim gel.! Yalnız dünyayı değil, ahreti de sağlama bağladık demektir.. Gelsin çiftetelli, dolu bir ruh, boş bir göbekle, aşağıdan kıvır yavrum, aşağıdan.. * [Ben, Yeni Gün, 20.4.1931]
Mütereddi Bodlercilik ve ona müvazi olarak sembolizm, dev adımlarıyla değişen, günden güne hâkimiyeti artan şehirlerin, serseri münevverler üzerindeki aksülamelidir. Münevver, şehirde aç kalıyor, şehirden korkuyor, maddenin, sanayinin hâkimiyetinden nefret ediyor ve bu halet-i ruhiyesi korku, kâbus, mabad-et-tabiaya (fizikötesi), maziye hasret temayülleriyle meydana çıkıyor. Şehri dev evleriyle, karanlık kaldırımlarıyla bir cehennem, kadını kan içici bir cadı şeklinde görüyor. Bu itibarla bizde de bu edebi cereyan bilhassa Türkiye'nin en büyük şehri olan ve son senelerde büyük bir yirminci asır şehrinin vasıflarını nefsinde cemetmeye başlayan İstanbul'da eski sanat bohemine benzemeyen bir bohem hayatı vücuda geldi. Filhakika mevcut şerait içinde bu bohemin sanatkâr serseriliğinin müspet, ileri, inkılapçı tarafları vardır. Fakat aynı zamanda bunun geri, mütereddi cepheleri de vardır ki, bu cihet Bodlercilikte, sembolizmde, sürrealizm cereyanlarında kendini buluyor. Bu itibarla İlhami Bekir sembolizmden kurtulmakla tereddiden (soysuzlaşma) kurtulmuştur. Şimdi o, çalışan şehrin açlarının yazıcısıdır. Yoksa, münevver şehir serserisinin şairi değil. Muayyen şerait içinde ıstırap haline gelen şeyin, açlığın, kadınsızlığın azabını duyuyor, fakat geriye bakmıyor, şehirden umacı gibi korkmuyor. Şehrin tekevvününü tarihi bir zaruret olarak kabul etmiştir, ileriye bakıyor.. Filhakika bazen, kâbusundan daha yeni kurtulduğu için sembolizm hastalığının arazını göstermiyor değil, fakat bu mazisinin son ihtilaçlarıdır (çırpınma). * Resimli Ay, Ağustos 1929
Her küçük, yarım, taslak entelektüel kendisini dünyanın mihveri sanır.
Sayfa 90 - Adam Yayınları
Reklam
Yeni Kitaplar: Mahmut Yesari ''BAĞRIYANIK ÖMER''
Öyle kitaplar vardır ki, çıktıkları zaman büyük gürültü yaparlar, fakat bir iki sene ve bazen bir iki ay geçti mi unutuluverirler. Bunlar son moda pantolon filan gibidirler. Bir mevsim herkes onlardan bahseder, sonra modaları geçer ve unutulurlar. Halbuki bazı kitaplar vardır ki, çıktıkları zaman etraflarında gürültü patırtı yapılmaz. Yavaş yavaş ağır ağır okuyucu kitlesinin etine, canına, kalbine girer ve babadan oğula, nesilden nesile yalnız ruhi değil, uzvi bir veraset gibi intikal ederler. İşte Mahmut Yesari'nin romanlarının ekserisi bu ikinci cinstendir. (..) Bağrıyanık Ömer, kanaatimce edebiyat tarihimize girmiştir. Bu içli çocuğun ıstırabı kim bilir daha kaç sene bütün bir köylü cemaatin ıstırabını temsil edecektir. * Süleyman, Resimli Ay, Haziran 1930
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.