''Musiki ruhun gıdasıdır.!'' Ne mühim lâf.! Şu iktisadi buhran devrinde, midemizin gıdasını adamakıllı temin edemiyoruz. Hiç olmazsa ruhumuzu doyuralım.. Musiki ile taayyüş (yaşama, geçinme) edelim, dostlar.!
Belediye, fukara-yı ümmet için, bedava konserler verdirsin.. Her köşe başına bir radyo koysun.. Alaturka, alafranga sazendeleri, hanendeleri seferber etsin.. Ruhlarımıza ziyafetler çekilsin, ruhumuzun karnı doysun efendiler.!
Canımız mayonezli balık isterse: Münir Nurettin Beyi dinleyelim. Filhakika, Münir Bey'in sesi ve musikisi, mayonezli levrek değildir ama, hiç olmazsa mayonezli çirozdur ya.!
Yok, balık sevmiyorsak; tavuk kızartmasına ne buyrulur.? Fikriye Hanım'ı dinleyelim. Ruhumuz biraz tavuk kızartması yesin. Ama tavuk biraz kartça imiş.Ne çıkar.?
Şöyle bol patlıcanlı, taze yeşil fasulyeli, hatta içinde bezelye bile bulunan türlü güveçte yemez misiniz.? Muhlis Sabahattin'in plakları ne güne duruyor.? Çal onları, ye doya doya türlü güveçteden.!
Şekeri az, portokalı ekşice bir komposto istiyorsa canın, ses kraliçesi Hudadat Şakir Hanımı dinlemeye git. Ruh midesinin komposto ihtiyacı bir iki sene için tatmin edilir..
Velhasıl-ı kelam, piyasadaki milli musikişinaslarımız, milli sazende ve hanendelerimiz sayesinde ruhumuzun gıdasını pekâlâ temin edebiliriz, üstadım.! Eh.! Artık ruhumuz doyunca, gel keyfim gel.! Yalnız dünyayı değil, ahreti de sağlama bağladık demektir.. Gelsin çiftetelli, dolu bir ruh, boş bir göbekle, aşağıdan kıvır yavrum, aşağıdan..
*
[Ben, Yeni Gün, 20.4.1931]