Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2019 Aralık

Yedikıta - Sayı 136

Yedikıta Dergisi

Yedikıta - Sayı 136 Gönderileri

Yedikıta - Sayı 136 kitaplarını, Yedikıta - Sayı 136 sözleri ve alıntılarını, Yedikıta - Sayı 136 yazarlarını, Yedikıta - Sayı 136 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
80 syf.
10/10 puan verdi
Derginin muhtevası da amacı doğrultusunda tarihin ve kültürün ayak izlerini takip eden zengin bir içeriğe sahip olmakla birlikte; bizleri o dönemin karanlığında kalmış ve bugün doğru bildiğimiz tarihi olayların birtakım yanlışlıklarını veya karalamalarını (Şabdan Bahadır olayı) derin analizlere yer vererek sistematik bir şekilde hususi noktalarını nacizane bir üslupla kaleme almıştır. Tarihin üstünde bulunan tül perdenin altındaki gerçekleri öğrenmek ve aynı zamanda kültürün mukaddes dokusunu hissetmek isteyen her okurun okuması gereken özel bir sayı. İyi okumalar 1K okurları...
Yedikıta - Sayı 136
Yedikıta - Sayı 136Yedikıta Dergisi · 201920 okunma
Düzenlenen suikastlerin çoğunda asıl sebep anlaşılamamıştır yahut kamuoyundan hep gizlenmiştir.
Sayfa 76
Reklam
Hakikî Nişan
Deli Hasan Ağa’ya Kırım Savaşı’ ndaki büyük hizmetlerinden dolayı Fransız hükümetince nişan verilir. Fuad Paşa, ağaya nişanı niçin takmadığını sorunca ağa şu cevabı verir: “ Paşam, benim vücudumda harpte kazandığım yedi nişan (yara izi) var. Onlar varken elin Frenk’inin nişanını ben ne yapayım! “
Sayfa 55
'' Şerefü'l- mekân bi'l- mekîn '' Bir yerin şerefi, orada olandan ileri gelir.
Sayfa 43
Kalb'i mü'min ki arş-ı Rahmân'dır Ânı yıkmak zîyade tuğyândır. Müminin gönlü arş'ı Rahmân'dır; onu yıkmak büyük günahtır, zulümdür.
Sayfa 39
Reklam
Atom Bombası ve küçük Sadako
Bin Turna ile hayata tutunmak. Haftalar geçtikçe Sadako'nun hastalığı artar. Artık lösemi hastası olduğunu iyiden iyiye biliyordur. Japonya'da yılın en büyük bayramı sayılan '' O Bon Haftası '' nı evinde geçirir. Bu, onun için çok özel bir bayramdır ve 622. turnasını tamamlamıştır. Annesi, Sadako'ya, daha önce almayı vaat ettiği ipek kimonoyu hediye eder. Kendi elleriyle özenle dikmiştir bunu. Sadako'nun gözleri yaşarır. Ancak '' Nasıl olsa giyemeyeceğim ki, neden diktiniz bunu? '' der. 644. turnasını yaptıktan sonra, hastalığın etkisine iyice kapılan Sadako, ölümü düşünmeye başlar. 645. turnayı yapamayacaktır. Bir ekim gününde, odasının tavanındaki turna kuşlarını seyrederken, bir kuş kadar küçük kalbi, son kez atacaktır. 25 Ekim 1955' te Sadako, henüz on iki yaşındayken, sessiz sedasız bir şekilde hayata gözlerini yumar. Ancak Sadako, acılar içinde ölen, atom bombası mağduru on binlerce çocuktan sadece bir tanesidir.
Sayfa 17
'' Ziyan Olmasın Diye (!) ''
Bomba kullanılmak durumundaydı, ona çok para harcanmıştı. Kullanılmasaydı ve savaş uzasaydı, bu görülmemiş harcamayı halka nasıl anlatırdık? Kamuoyunun tepkisini düşünün!... Bomba bitip de patlatıldığı zaman halk çok rahatladı.
Sayfa 14
Little Boy ve Fat Man isimli atom bombaları sadece Hiroşima'yla Nagaziki'yi değil, aynı zamanda insanlığın kalbini de hedef almıştı. Onlarla birlikte insanoğlu, bazı kimselerin ne kadar acımasızlaşabileceğini gördü.
Sayfa 12
Hayat böyledir
Recaizade Mahmud Ekrem ,bir yerden geçerken,evlerin birinin balkonundan silkelenen paspasın tozları, üzerine dökülür.Ekrem,balkona bakarak mırıldanır; ''Hayat böyledir işte.Ne kadar mağrur olsan da sana hak-i paya(ayağının tozuna)yüz sürdürürler.''
Reklam
Hakikî Nişan
Deli Hasan Ağa'ya Kırım Savaşı'ndaki büyük hizmetlerinden dolayı Fransız hükümetince nişan verilir. Fuad Paşa, ağaya nişanı niçin takmadığını sorunca ağa şu cevabı verir: "Paşam, benim vücudumda harpte kazandığım yedi nişan (yara izi) var. Onlar varken elin Frenk'inin nişanını ben ne yapayım!"
Kalb-i mü'min ki arş-ı Rahmân'dır Ânı yıkmak ziyâde tuğyândır. (Halilî)
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yedikıta Dergisi.. Kolay değildir, okumak sabır gerektirir. Tarih ve gelenekle iç içedir. Bunları biliyor olduğum halde okumaya başladım bu sayıyı da. Önce atom bombası ile ilgili bir yazı okudum. Amerikalı subayların sözleri, beni rahatsız etti. İnsan bu derekeye nasıl iner, nasıl alçalır bu kadar dedim, okumaya devam ettim. Ardından hiç duymadığım Şabdan Bahadır ve onun mücadelelerini okudum. Çektiği sıkıntılar beni mutsuz etti. Sonra düşündüm, eğer bu dergide Şabdan Bahadır'ı okumasaydım, bu dergiyi okumasaydım, mutsuz olmayacaktım. Tam o esnada, siyasal bilimler okuyan bir dostumun, "Limonata içerken, limonataya dâhi ötv ödediğimiz aklıma geliyor, mutsuz oluyorum. Keşke bilmeseydim." dediği aklıma geliyor. Okuyup dert sahibi olmanın daha iyi olduğunu düşünerek devam ediyorum. Sultan Üçüncü Selim Han'ın Mescid-i Nebevî'ye yaptığı hizmetler ile karşılaşıyorum. İçimi ayrı bir huzur kaplıyor. Sonlara doğru ise önceden okuduğum, el an okutmaya çalıştığım Emâlî Risalesini görüyorum. Risaleyi ilk okuduğum zamanlar aklımda, hisli hisli okuyorum mevzu edilen beyitleri.. Ve 80 sayfalık dergide bu kadar farklı duyguları yaşamış olduğum halde, dergiyi kapatıyorum.
Yedikıta - Sayı 136
Yedikıta - Sayı 136Yedikıta Dergisi · 201920 okunma
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) ."Kimin ana ve babası Müslüman olarak ölürse onlar için dua etsin, Allâhu Teâlâ'nın bağışlamasını istesin." buyurmuşlardır.
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.