Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yeşil Parmaklı Tistu

Maurice Druon

Yeşil Parmaklı Tistu Gönderileri

Yeşil Parmaklı Tistu kitaplarını, Yeşil Parmaklı Tistu sözleri ve alıntılarını, Yeşil Parmaklı Tistu yazarlarını, Yeşil Parmaklı Tistu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aklımıza bir fikir yerleşmeyegörsün çok geçmeden,bir karara dönüşür. Bir kararda insanın ruhunu ancak uygulandığında rahat bırakır.
Ölüm
“ne oldu biliyor musun jimnastik?” “evet, biliyorum. ölümün çiçeklerin iyileştiremediği tek hastalık olduğunu öğrendin.” midilli ders vermeyi çok sevdiği için ekledi: “işte bu nedenle, ölüm denen şey varken insanların sürekli birbirlerine zarar vermeye çalışması ne kadar budalaca bir düşün.”
Sayfa 124 - JimnastikKitabı okudu
Reklam
Gözyaşı
“ağla tistu, ağla, ağlamak iyidir,” diyordu jimnastik. büyükler ağlamamak için tutarlar kendilerini. oysa gözyaşları insanın içinde donmayagörsün, o vakit yürekler kaskatı kesilir.”
Sayfa 122 - JimnastikKitabı okudu
Ölüm
“öldü mü?” diye haykırdı tistu. “ama savaş çıkmadı ki?” “ölmek için ille de savaş çıkmasına gerek yok. savaş fazladan ölüm getirir, o kadar… posbıyık öldü çünkü çok yaşlıydı. her yaşamın sonunda ölüm vardır.”
Sayfa 122 - JimnastikKitabı okudu
Güllerin savaşı
“bir ülkeyi güllerle işgal edemezsiniz, çiçek savaşlarıysa tarihte asla ciddiye alınmamıştır.”
Sayfa 105Kitabı okudu
“bu savaşta siz kimden yanasınız?” “cartlar’dan yanayım,” “niçin?” “çünkü onlar çok eski dostlarımız.” “insan eski dostları saldırıya uğradığında yardım etmeli elbette,” diye düşündü tistu. “öyleyse bu toplar cartlar’a gidiyor, öyle mi?” “yalnızca sağdakiler. diğerleri curtlar’a gidecek,” “nasıl yani?” diye öfkeyle haykırdı tistu. “çünkü onlar çok iyi müşterimizdir.” bu durumda mirepoil’de üretilen toplar birbirlerine karşılıklı ateş saçacak, her iki taraf da bir bahçeyi yok edecekti. “ticaret budur,” diye ekledi bay trunadis. “o zaman sizin ticaretiniz iğrenç bir şey!”
Sayfa 97 - Bay TrunadisKitabı okudu
Reklam
Cart-Curt Savaşı
“şu çöl dediğiniz yer çok uzakta mı?” diye sordu. “burasıyla dünyanın öbür ucunun tam ortasında.” “savaş mirepoil’e kadar uzanamaz o halde.” “olur mu olur! bir savaşın nerede başladığı bilinir de nerede biteceği asla kestirilemez. cartlar büyük bir ulusu yardıma çağırabilirler. curtlar da bir başkasından yardım isterler. sonra bu iki büyük ulus çarpışmaya başlar. buna da ‘çatışmanın yayılması’ denir.”
Sayfa 95 - Bay TrunadisKitabı okudu
savaşa hayır
“ah, karolus! onun durumu benimkinden de beter. ben bahçemi, karolus ise ülkesini yitirdi.” (…) tistu düşünüyordu, “savaşın korkunç bir şey olduğunu düşünmekte haklıymışım. insan mendilini yitirir gibi ülkesini yitirir mi hiç?” “savaş konusunda sana daha bir sürü şey anlatabilirim. amélie savaşta oğlunu yitirdi. kolunu, bacağını, kafasını yitirenler oldu. savaşta herkes bir şeylerini yitirir.” tistu savaşın dünyadaki en büyük, en çirkin düzensizlik olduğuna karar verdi, savaşta herkes en değerli şeyini yitiriyordu çünkü.
Sayfa 91 - Bay PosbıyıkKitabı okudu
savaşa hayır
“savaş konusunda ne düşünüyorsunuz bay posbıyık? bahçıvan şaşırmış gibiydi. “savaşa karşıyım,” dedi bıyıklarını çekiştirerek. “neden karşısınız?” “çünkü… çünkü saçmasapan küçücük bir savaş koskoca bir bahçeyi yerle bir edebilir.”
Sayfa 90 - Bay PosbıyıkKitabı okudu
Dahi
“büyüklerin, size söylemiştim ya, basmakalıp düşünceleri vardır, kendi bildiklerinden neredeyse hiç şaşmazlar. arada bir, bir adam çıkıverip de açıklanamayan olayları biraz olsun aydınlattığındaysa onu hemen alaya alırlar. hatta kimi zaman bay trunadis’in düzenini bozduğu için cezaevine tıkarlar. ama sonra, adam öldükten sonra haklı olduğunu anladıklarındaysa anısına koskoca anıtlar dikerler. işte başına böyle işler gelen insanlara ‘dahi’ denir.”
Reklam
Tıp
“söyle bakalım tistu, bugün neler öğrendin? tıp konusunda neler biliyorsun? “tıbbın hüzünlü bir yürek karşısında çaresiz kaldığını öğrendim. iyileşmek için insanın yaşama arzusu duyması gerektiğini öğrendim. doktor, insanlara umut verecek haplar yok mu?” doktor dertbabası küçük bir çocuğun bu kadar bilgece laflar edebilmesine şaştı kaldı. “bir doktorun ilk öğrenmesi gereken şeyi kendi başına öğrenmişsin,” dedi. “peki, ya ikincisi nedir?” “insanları iyi etmek için onları çok sevmek gerekir.”
Sayfa 74 - Doktor DertbabasıKitabı okudu
Hastane
“burada hastalıkların yayılması engelleniyorsa herkes neşeli, mutlu olsa gerek,” diyordu tistu kendi kendine. “ama her nedense bir yerlerde gizlenmiş ağır bir hüzün var gibi hissediyorum.”
Doktor Olmak
“doktor olmak, sürekli savaş vermek demekti. bir yanda insanların bedenine sızmaya her an hazır hastalıklar vardı, bir yanda da her an uçup gitmeye hazır sağlık. üstelik binlerce çeşit hastalık ama tek bir sağlık vardı. hastalık, tanınmamak için türlü türlü kılığa giriyordu; tıpkı maskeli balolarda olduğu gibi. onun gerçekten ne olduğunu saptamak, direncini kırmak, kovalamak; aynı zamanda sağlığı davet etmek, sımsıkı yakalamak ve hiç bırakmamak gerekiyordu.”
Düzen
“sizin bu düzeniniz var ya, bay trunadis, onun gerçekten varolduğuna emin misiniz? ben buna pek inanmıyorum da.” bay trunadis’in kulakları öyle bir kızardı ki kulaklıktan çıkıp birer domatesi andırır oldular. “çünkü düzen varolsaydı eğer yoksulluk da olmazdı.”
Yoksulluk
“onun demesine bakılırsa yoksulluk gözü dönmüş, gagası kanca gibi kanatları dünya kadar geniş, sürekli canavarsı civcivler yumurtlayan korkunç bir karatavuktu. bay trunadis bu civcivlerin her birini adıyla biliyordu: hırsız-civciv vardı örneğin, azılı bir yankesici ve kasa soyguncusuydu. ayyaş-civciv ise orada burada bulduğunu içer, hiçbir işin ucundan tutmazdı. düşkün-civciv her türlü pis işe bulaşmaktan geri durmazdı. cani-civcivin elinden bıçakla silah düşmezdi; bir de devrimci-civciv vardı ki kümesin en beteriydi… sonunda tüm bu civcivlerin cezaevini boylayacağı kesindi.”
Sayfa 65 - Bay TrunadisKitabı okudu
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.