Şiir, bütün sanatların yaptığı gibi, verili hayatı "bir yeniden" üretir. Verili hayatı bir yeniden ürettiğine göre, onun muhalifidir. Öylesine köklü ve erdemli bir muhalefet anlayışına sahiptir ki şiir, kendisini var kılan önemli öğelerden biri olan anlam'a bile muhalefet edebilir. Şiirin, kendisini var kılan önemli öğelerden biri olan anlam'a bile muhalefet etmesi, bir 'üst anlam'a ulaşabilmesi içindir. Öyleyse, şiirin muhalifliğini, muhalefet meraklısı... güya marjinal bir yapıya sahip olmasıyla değil; muhalefet 'bilinci'ne sahip olmasıyla açıklasak gerektir. Ne var ki, bu açıklamada, 'edep', olmazsa olmazların başında gelir. Edebini yanına alamayan şiir, lümpendir. O serseriliği, şiirin doğasındaki serkeşlikle asla karıştırmamak gerekir.
Bendeki şiir düşüncesi, varolan'ı, o varolan'dan üretilmiş var olmayan'lar'la çoğaltarak açıklar. Bu sorunsalı somut-soyut ilişkisinde en iyi anlatacak olan, 'birinci tekil şahıs'tır. İnsanın sorunsalı 'arınma' ise eğer, insan arınmaya kendisinden başlar. Arınabilmenin yolu anlayabilmekten geçer