Leo Tolstoy 1890 yılında, ölümüyle yarım kalacak olan ve "Karanlıkta Bir Işık" başlığıyla yayınlanıp sahnelenen bir tiyatro yapıtı, kendi yaşamını yansıtacak bir dram yazmaya başladı. Bu yarım kalmış dram, Tolstoy'un evinde yaşadığı kendi dramının büyük bir açıklıkla anlatılmasından başka bir şey değildir ve şairin bunu, tasarladığı bir kaçışı haklı göstermek ve aynı zamanda da karısını bağışlamış olmak için yazdığı açıktır
Büyük bir ruhsal çöküntü içindeki bir insanın manevi dengesini en iyi biçimde yansıtan bir yapıttır bu.
Başka halklar esaret alında yaşamak istiyor olabilirler," diye seslenir kent halkı na, "ama biz Romalılar bunu istemiyoruz. Özgürlüğümüzü tekrar kazanamazsak ölelim daha iyi. Eğer devlet gerçekten alçalmanın en son noktasına kadar düştüyse, o zaman tüm dünyaya egemen olan bir halka köle durumundaki gladyatörlerin bile arenada yaptığını yapmak düşer: Yerlerde sürünerek öldürülmektense düşmanın yüzüne bakarak ölmek. Utanç içinde hizmet etmektense, onurla ölmek yeğdir.
Hiç kimse kendi kişisel iradesini ve dolayısıyla keyfi isteklerini halka dayatamamalıdır ve herkes "hoc omne genus pestiferum acque impium"a, yani yönetimi halkın elinden almak isteyen bu türden hırslı kişilere boyun eğmemeyi görev bilmelidir.