Yoldaki İşaretler

Seyyid Kutub

En Yeni Yoldaki İşaretler İletileri

En Yeni Yoldaki İşaretler iletilerini, en yeni Yoldaki İşaretler okur görüşlerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslâmî cihadı vatan müdafaası gerekçesine bağlamak isteyenlerin bu düşüncesi, yöntemi dikkate almamak ve vatanı ondan daha önemli saymak anlamına gelir. Bu düşünce , İslâm'ın bu konudaki anlayışına uymayan, İslâmî bakış açısına aykırı türedî bir düşüncedir. İslâm anlayışında; akîde, bu akîdeyi dışa vuran yöntem ve bu yöntemin egemen olduğu toplum dikkate alınır. Toprak ise tek başına hiçbir değer ve ağırlık ifade etmez. İslâm düşüncesinde toprağın değeri, üzerinde Allah'ın hâkimiyetinin ve koyduğu yöntemin geçerli olmasındadır Bu anlamda toprak, akîdenin barınağı, yöntemin ekileceği bir tarla, dâru'l-İslâm ve insanlığı kurtarma harekâtının karargâhı konumunda olur.
Yoldaki İşaretler
Yoldaki İşaretler
Allah Yolunda Cihad
Allah'ın yeryüzündeki hâkimiyetini tesis etmek insan hegemonyasını engellemek otoriteyi, onu gasbeden kulların elinden alarak Allah Teâlâ'ya iade etmek, insan kafasının ürünü olan düzmece kanunları ortadan kaldırarak sadece Allah'ın şeriatının hâkim olmasını sağlamak... Bütün bunlar sırf tebliğ ve bildiri ile gerçekleştirilemez. Zira Allah'ın yetkisini gasp edip de insanların sırtına binmiş olan zorbalar, sırf tebliğ ve bildiri ile hükümranlıklarını terk edecek değillerdir. Şayet böyle olmuş olsaydı Allah Teâlâ'nın dinini yeryüzüne yerleştirmek için gayret sarf eden peygamberlerin işlerinin çok kolay olması gerekirdi. Halbuki peygamberlerin (aleyhis selam) hayatı, bu dinin insanlığın çıkışından beri süregelen tarihi, bunun aksini göstermektedir. Allah'tan başka ilâh bulunmadığını ve onun âlemlerin Rabbi olduğunu haykırarak yeryüzünde insanları Allah'ın dışındaki her çeşit otoritenin hâkimiyetinden kurtarmayı amaç edinen bu evrensel tebliğ teorik, felsefi ve yıkıcı bir davet olmamış, bilakis fiiliyata yönelik pratik ve yapıcı bir çağrı olmuştur. Bu, insanın Allah'ın şeriatı doğrultusunda idare vazifesini üstlendiği, kula kulluktan kurtardığı insanları yalnızca tek olan Allah'a kulluk edeceği uygulamalı bir sos- yal nizam kurmayı amaç edinen bir çağrıdır. Bunun için de tebliğ ile birlikte hareket biçiminin de belirlenmesi zorunlu bir hal almıştır; zira insanî pratiğin her boyutunun karşısına, ona denk ve uygun bir vasıta ile çıkılması gerekir.
Yoldaki İşaretler
Yoldaki İşaretler
Reklam
İslâm'ın gayesi, akîde sistemini insanlara zorla kabul ettirmek olmadığı gibi, kendisi de yalnızca akîdeden ibaret değildir. Bundan önce de vurgulandığı üzere İslâm, insanlığı kula kulluktan kurtulmaya davet eden evrensel bir çağrıdır. Bunun içindir ki ilk gayesi, kula kulluk ve insanın insana hükmetmesi temeli üzerine kurulu düzenleri ve idari oluşumları yeryüzünden silmektir. Siyasî tahakkümden kurtardığı, kafalarını ve kalplerini aydınlığa çıkaran tebliğden sonra hür bireyleri istedikleri akîdeyi seçme hususunda serbest bırakır. Ancak bu serbest bırakış, nefislerinin hevası- na tabi olup onu ilâh edinecekleri veya kendi arzularıyla kula kulluk yapabilecekleri ya da Allah'ı bırakarak birbirlerini Rab edinebilecekleri manasına gelmez. Yeryüzünde insanların hâkimiyeti altında yaşayacakları nizam, yalnızca Allah'a kullukta bulunma esasına dayanmalıdır. Bu ise ancak onun şeriatını nizam edinmekle mümkündür.
Yoldaki İşaretler
Yoldaki İşaretler
Bizzat hüküm sürmekte olan bir pratiğin her boyutuna, uygun vasıtalarla karşı çıkan ciddi bir "insanlığı kurtarma" çağrısını kendisine gaye edinmiş bir davetin, fiili cihada dayanması kaçınılmazdır. Bunun için teorik ve sofistik bir tebliğ kâfi değildir. İslâm vatanı, daha doğru bir İslâmî tabir ile Dâru'l-İslâm, emniyet ve barış içerisinde de olsa, yabancı devletlerin tehdidi altında da olsa, bu böyledir. İslâm'ın kasdettiği barış, yalnızca İslâm akîdesine bağlı insanların yaşadığı sınırları belli olan bir toprak parçasının emniyeti biçimindeki ucuz barış değildir. O, dinin tamamının, tüm yeryüzünde sadece Allah'ın olduğu bir barışı hedefler. Bu, öyle bir barıştır ki onda kulluğun her çeşidi, sırf Allah için yapılır. Ve insanlar Allah'ı bırakarak birbirlerini Rab edinmezler. Bu konuda hüküm, davetin ilk ve orta aşamalarına göre değil, Allah Teâlâ'nın buyrukları doğrultusunda İslâm'daki cihad hareketinin eriştiği son aşama esas alınarak verilmelidir.
Yoldaki İşaretler
Yoldaki İşaretler
Hak ile batılın yeryüzü üzerinde bir arada bulunmamaları da her zaman ve mekânda geçerli, değişmez bir kaidedir. Alemlerin Rabbi olarak yalnızca Allah'ın kabul edilmesini sağlamak ve evrensel tebliği ile insanları kula kulluktan kurtarmak için ortaya her çıkışında, yeryüzünde onun ortaksız otoritesinin hırsızları olan ortaklar, tüm silâhlarını İslâm'a yöneltmişler ve onunla barış içerisinde yaşamaya kesinlikle razı olmamışlardır. Bundan dolayıdır ki İslâm da insanlığı bunların hegemonyasından kurtarmak ve bu yetki gaspçılarını insanların başından def edip yeryüzünden silmek için üzerlerine yürümüştür. Cihad insanlığın tüm prangalardan kurtuluşuna ve dinin tamamının Allah'a ait oluşuna dek bitmeyecek ebedî bir olgudur. Mekke döneminde savaştan uzak durulması, yalnızca uzun vadeli planın bir safhasını teşkil etmektedir.
Yoldaki İşaretler
Yoldaki İşaretler
Tarihte geçmiş devirlerin beşerî birleşme hususundaki en büyük ve tanınmış hareketine, Roma İmparatorluğu örnektir. Bu imparatorluk, çok çeşitli milletleri, birçok renk ve dildeki insan gruplarını ve farklı zümreleri bünyesinde toplamıştı Ancak insanlık bağına dayanmayan bu birlik, akide gibi üstün bir değerle de temsil edilmiyordu. İmparatorluğun birliği, tüm toprakları üzerinde köleler ve asiller Sınıfına ayrılan bir sınıf esasınaekseriyetle Romalıların idareci, diğer kavimlerin idare edilen pozisyonunda olduğu bir Irkçılık temeline dayanıyordu. Bu bakımdan İslâm toplumunun eriştiği birleşme zirvesine hiçbir zaman varamadığı gibi, onun kadar verimli de olamadı.
Yoldaki İşaretler
Yoldaki İşaretler
Reklam
63 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.