Serinin ikinci kitabında zombi saldırılarından kurtulan Lilly ve diğerleri, duvarlarla korunan ve kendini Philip Blake olarak tanıtan Brian Blake in yönettiği ve kendisini buranın Valisi ilan ettiği Woodbury kasabasına gelirler.
Valinin bazı uygulamalarından rahatsız olan Lilly Caul ve arkadaşları bir isyan başlatmak isterler.
Serinin ilk kitabına göre biraz daha konulu ve somut bir maceraya dönüştü.
Üçüncü kitap olan Valinin Düşüşü kitabını da okumayı planlıyorum.
"Dışarıda, tribünlerdeki piçlere hiç sordunuz mu? Onlar demokrasi mi istiyor? Huzurlu, rahat bir ortam mı istiyor? Yoksa birinin işleri yoluna koymasını mı...
Lilly, yerde kıvrılmış yatan adama "Şunu dinle, Blake," "Vali'... 'Başbakan'... 'Kral Boku'... ne diyorsan ar-tık dedi kendine. İyi niyetli bir diktatör olduğunu falan mı sanıyor-sun?"
"İnsanların yüzde doksanı bu orospu çocuğunu gerçekten seviyor. Buradaki işlerin gidişatından da memnunlar. Kiler dolu, duvarlar yükseliyor, gösteri de devam ediyor.. 1930'ların Almanya'sı gibi burası. Aynı şu adi Adolf Hitler-"
"Düzen! Kurallar! Eski yunanlar, bu boku iyi kıvırmış. Bağırlarına taş basarak yaşamayı biliyor, buna da 'ruhun arınması' yani 'katarsis' diyorlarmış."
"Korkmamayı öğrettin bana." Bunu kendi kendine, yere ve soğuk rüzgâra fısıldamıştı sanki. "Bu günlerde böyle bir lüksümüz yok... bundan boyle... Hazırım."
...hayatında hiç olmadığı kadar konsantre olmuş ve mantıklı hissediyordu kendini. Ne yapması gerektiğini biliyordu. Daha fazla bu şekilde yaşayamayacağını biliyordu. Buradan kaçma fırsatını yakalayacağı günü bekliyordu.