Yapay şeylere kanarak modern hapishanelerde özgürce oynadığını zannederken çocuklar, televizyon ve bilgisayar karşısında yağ bağlayan göbeklerini eritmek için gacırdayan spor aletlerine koşacaktı büyükler.
Mutlu bir yaşam, güzel bir yaşam, merhamet, sevgi dolu bir yaşam, bir dayanak, bir sığınak, biraz ışık, aşk. O ve ben. Ben ve yazı. Sen ve ben. Hadi dünyayı şekilden şekle sokalım.
Nazar Ana en çok zenginlikle güçlülük arasındaki doğrusal ilişkiden nefret ediyordu. Zenginliğin otoritenin, iktidarın kaynağı görülmesini kabul edemiyordu. Oysa insanı insandan üstün kılan erdemlerdi...
Eskisi gibi olamazdı insan bir yalanın ardından. İllaki değişirdi bir şeyler. İllaki eksilir, azalırdı insan. Deva beklerken heba olur, kendine el olurdu. Saydamlığını yitirir, paslanırdı...
Hem insan, azalarından en çok dilini severdi. Dil hükmediciydi. Dil bir sihirbazdı. İnsan inanmak istediğine inanırdı. Kovalamazdı sözün gerçekliğini. Masal da bu yüzden tatlıydı...