Kitap oldukça trajedik. Duygular çok iyi işlenmiş. Okurken her satırda Necdet'in vicdan azabını kalbinizin derinliklerinde hissediyorsunuz. Diğer yandan ise Meliha' nın hırslarıma ve bencilliğine öfkeleniyorsunuz. Kitap son yıllarda adını duyurmayı başarabilse de son derece başarılı bir Türk Edebiyat' I klasiği. Kitap salt bir aşk romanı değil. İnsanın zaaflarını, çaresizce takıntılı bir şekilde aşkın ele alınışı, duygular ve ahlak arasında sıkışıp kalmışlığı ve bunun sonucu gelişen derin buhranları da ele aldığı için dram yönü ağır basan psikolojik bir kurgu romanı diyebiliriz kitap için. Kitapta bu o kadar iyi işlenmiş ki Safvet Nezihi 'nin hayatını okuyunca aynı şekilde ruhsal sorunlar yaşadığı ve hastanede uzun bir süre yattığını öğrendiğimde, acaba roman ile yazarın hayatında bir kesişme var mı? diye merak etmeden duramıyorum açıkçası.
Gerçekten okumak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim. Kitap bir Türk Edebiyatında bir kült olmayı hak ediyor gerçekten daha fazla okunmalı ve tavsiye edilmeli. Şimdiden iyi okumalar.
Sonbaharda en hafif bir rüzgara bile dayanamayarak yere düşen, çürüyüp mahvolmaya mahkum olan şu yaprağın düşüşü misali yaşanan ve ızdırapla son bulan bu hikaye… Ah, zavallı Necdet!
Ah, anlatamıyorum! Anlatamıyorum kalbimin ince bir damarının koptuğunu, ruhumun bir acı bir keder, bir hüzün perdesi ile örtüldüğünü nasıl bir dille anlatayım? Kime anlatayım?
Ah, anlatamıyorum, anlatamıyorum... Kalbimin ince bir damarının koptuğunu, ruhumun bir elem, bir keder, bir hüzün perdesiyle örtüldüğünü nasıl bir lisanla anlatayım? Kime anlatayım?"
Bir aralık yüzüme kurumuş bir yaprak düştü.Hayalden uyandım.İşte bu da,en hafif rüzgâra bile mahkûm olan şu yaprağın düşüşü de bana hayatın gerçeğini gösteriyordu.